ÜSTÜN YETENEKLİ VE ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUK İLE YAŞAMAK
Prof. Dr. Ayşegül
Ataman
Üstün yetenekli/zekalı çocuklar Kimdir?
Üstün yetenekli/zekalı çocuğa destek sağlayacak aile ortamı nasıl
oluşabilir?
Üstün
zekalı/üstün yetenekli çocukların eğitim ortamlarına yerleştirilmesi
Üstün zekalı çocuklar, özel eğitim alanının en çok göz ardı edilen
ve eğitim olanaklarından yeterince yararlanamayan grubudur. Bilim,
sanat alanlarındaki katkılarına, uygarlık düzeyini oluşturmadaki
çabalarına karşın, kamu oyunda uygar, gelişmiş bir toplum olmanın
koşulu, engelli bireylerine uygun eğitimin sağlanması ve bu
bireylerin bağımsız, üretici ve topluma tam katılımı yapacak
yeterliklere ulaştırmak olduğu konusunda görüş birliği
bulunmaktadır. Konu üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar olunca,
aynı kamuoyu bu çocukların yetiştirilmesinde yeteri tepkileri
gösterememektedir. Bunun en önemli nedenleri arasında bu çocuklara
ilişkin ön yargıların yattığı gözlemlenmektedir. Bu ön yargıların
bir kısmını şöylece sıralayabiliriz;
• Bu çocuklar zaten üstün, onlar için fazladan bir eğitime gerek
yok.
• Her ortamda kendilerini geliştirebilirler,
• Bunlara artı eğitim verirsek bir SEÇKİNLER sınıfı yaratırız bu da
topluma üstesinden gelemeyeceği sorunlar yaratır,
• Zaten seçerek öğrenci alan orta öğretim kurumları bu çocuklara
yöneliktir, bunun dışında özel eğitim vermek abestir.
• Üstün zekâlılarla, özel eğitimin ilgilenmemesi gerekir.
Bu görüşleri uzatmak olasıdır. Ancak toplumların gelişme ve
ilerlemelerinde ki katkıları olağan kişilerden kat kat fazla olan üstün zekalı ve üstün yetenekli bireyleri toplumun elinden çekip
alırsak, tekerleğin icadı ile uğraşan ilkel toplumlar haline
dönüşebileceğimiz gerçeğini unutmamak gerekir.
Her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğu bir gerçektir. Bireyleri
benzemez yapan bu özellikleridir Bununla birlikte üstün
yetenekli/zekalı çocukların çoğunda gözlenen belirli özellikleri
vardır. Bazı durumlarda kendi yaşıtlarına kıyasla farklı olabilir,
davranabilir yada dönüt verebilirler. Bu çocuklarla birlikte
yaşarken ana babasını büyüleyen yada utandıran belli davranışlar
sergileyebilecekleri de unutulmaması gereken bir husustur. Bunun
yanı sıra çevresindekileri hayrete düşüren birtakım davranışlar da
yapabilirler. Bu nedenle üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklarda
ortak olan özellikleri ve ailelerin bu özelliklerle nasıl baş
edebileceklerini belirlemek gerekmektedir.
Sonu Gelmeyen
Sorular
Üstün yetenekli/zekalı çocuklar akranlarına kıyasla öğrenme hızları
çok yüksek olduğu için bilgiye açtır. Yaşadıkları çevre ve dünya
hakkında hiç durmaksızın bilgi edinmeye çalışırlar. Bazıları her şey
hakkında bilgiyi öğrenmek isterken bazıları da bir çekirge gibi bir
konudan diğerine yada bir ilgi alanından diğerine atlayabilirler.
Bazıları ise belli bir zaman diliminde sadece özel bir konuya ilgi
duyarlar ve bu konu etrafında zaman harcayarak bilgi toplarlar.
Neredeyse sonsuz denebilecek kadar çok soru sorabilirler. Ayağa
kalktıkları dakikadan, uyudukları ana kadar dünya ile ilişkili pek
çok bilgi edinmek isterler. Üstün yetenekli/zekalı çocuğa sahip bir
aile bu durumu şöyle betimlemektedir. “Çocuğum aynı bir sünger gibi
her şeyi emmek istiyor.”
Bu çocukların sordukları sorulardan bazıları aşağıda belirtilenlere
benzer.
• Yıldızlar nereye giderler? Neden üstümüze düşmezler?
• Neden karlar ilk önce ağaçların altında erimeye başlar?
• Ağaçlar ısı yaratır mı?
• Şimdiye kadar neden soğuk algınlığı için çare bulunamadı?
• Neden hala savaşlar var?
Çocukların sordukları soruların bir kısmını cevapları vardır diğer
bir kısmın da belirgin ve açık herhangi bir yanıtı yoktur. Ailelerin
çocuklarının bu sorularına yanıt verirken çaba sarf etmeleri onların
rahatlamasına sebep olur. Ailenin verdiği cevapların ise çocuğun
anlayabileceği bilişsel seviyeyi aşmaması gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki üstün zekalı çocuk ailenin cevaplayabileceğinden
çok daha fazlasını sorabilir.
Çocuğun sorduğu sorular gerçekten aileyi zorlamışsa bu durumda aile
kendine ve çocuğa karşı dürüst olmalıdır. Çocuğun bilişsel düzeyine
uygun olarak cevap öncesi bir ön hazırlık yapılmalıdır. Örneğin, “Bu
gerçekten iyi bir soruydu. Pek çok erişkin bu soruyu sormakta,
bununla birlikte cevap olarak verebileceğimiz çok net bir yanıt yok.
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Benim ne düşündüğümü bilmek ister
misin?” gibi cümleler kullanarak çocuğa yardımcı olmaya
başlanabilir.
Bir ailenin neden, ne zaman, ne için, kim gibi sorulara hazırlıklı
olması için belli bir ön hazırlık yapması yada bu hazırlığın
yapılabilmesi için çeşitli düzenlemelerde bulunması gereklidir.
Örneğin aile, baş vurabileceği kaynak kitapları her zaman elinin
altında bulundurmalıdır. Kaynak yada yararlı kitaplar arasında
ansiklopediler, atlaslar sayılabilir. Ek olarak internetten
yararlanmak üzere belli adresleri yada arama motorlarını önceden
bilmeli kısaca bilgiye giden yollar hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Tüm bu kaynakların el altında ve her an ulaşabilir olması aileyi
kısıtlı zaman dilimlerinde faydalanabileceği kütüphanelere daha az
bağımlı hale getirmektedir.
Etkinlikler
Aracılığı İle öğrenme
Üstün yetenekli/zekalı çocuklar ve aileleri öğrenme ve keşfetme
süreçlerinin sonunda bir etkinliğin üretildiğini fark ederler. Bazı
çocuklar öylesine etkin ve hareketlidir ki yanlışlıkla dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı alma olasılıkları ile karşı
karşıyadır. Bu tanı konulan çocuklarla olan farkları, üstün
yetenekli/zekalı çocukların güdülenmelerini yada hareketlerini
sağlayan gücün onların araştırdıkları sorularına bir yanıt bulma
arayışıdır. Çevrelerindeki dünyayı merak ettiklerinden, zorluktan ve
karmaşıklıktan hoşlandıkları için bu hareketli davranış örüntüsünü
sergileyebilirler. Bazen durumu yada olayı olduğundan çok daha
karışık bir hale getirirler. Sonsuz gibi gözüken enerjilerini bir
amaca ulaşmak için kullanırlar. Hem zihinsel hem de fiziksel açıdan
etkindirler. Diğer yandan dikkat eksikliği heperaktivite tanısı
almış çocuklar ise bir amaç doğrultusunda çoğu zaman hareket
etmezler.
Bedenlerini olduğu gibi beyinlerini de çok çalıştırırlar, bu durum
onların uykuya dalma süreçlerinde de belli aksaklıkların ortaya
çıkmasına neden olabilir. Böylelikle zihinlerini dinlendirmede ve
rahatlamada zorluk yaşayabilirler. Aile, bu etkin hareketlerini,
hayal güçlerini ve enerjilerini boşaltmada plan yapıp onları
yönlendirerek yardımcı olabilir.
Destekleyici heyecanlı bir konuşmadan, yada heyecan duyulan bir film
izledikten sonra veya müthiş bir plan yaptıktan sonra üstün
yetenekli/zekalı çocukların hemen uykuya dalmasını beklemek çok
büyük haksızlık olur. Onların rahatlayabilmeleri için belli bir
zaman dilimi gereklidir. Baş ucu hikaye kitapları yada yatakta uyuma
önce dinlenen rahatlatıcı müzikler çocuğun uyumasına yardımcı
olacaktır.
Ne zaman ne
olduğunu hatırlama
Üstün yetenekli/zekalı çocukların büyük bir çoğunluğu kusursuz bir
belleğe sahiptir. Ailelerinin unuttukları birtakım noktalar da
onlara yardımcı olurlar. Örneğin; bir anne çocuğu 3 yaşındayken
aldığı bir biletin çocuğu 9 yaşına geldiğinde hala zamanını, yerini
ve bir takım bilgileri hatırladığını söylemektedir.
Bu çocuklar özel günlerde, yıl başı yada bayramlarda aldıkları
hediyeleri yada kendilerine verilen sözleri çok iyi hatırlarlar.
Örneğin; “3 hafta önce salı günü bana çocuk parkına gideceğimizi
söylemiştin. Sanırım hala gitmedik değil mi?”, “ Geçen sene Eylül
ayında öğretmenim bir alan gezisine çıkacağımızı söylemişti ama
henüz gitmedik. Neden?”. Güven aşılamak için ailelerin yada
öğretmenlerin tutamayacakları sözleri vermemeleri gerekmektedir.
Erken öğrenmeler
Farklılıkların olmasına rağmen üstün yetenekli/zekalı çocuk erken
yaşlarında yaşıtlarına nazaran daha önce konuşmasını ve yürümesini
öğrenir. Fakat bazı durumlarda çocuklar tam doğru ve düzgün
cümlelerle konuşmaya başlayıncaya kadar sözel iletişim kurmada
isteksiz davrandıkları gözlemlenebilmektedir. Benzer bir şekilde tam
olarak dengelerini sağlamadan yürümek istemeyebilirler. Genellikle
bu çocuklar pek çok şeyi bir yada iki tekrardan sonra öğrenirler.
Tek bir tekrardan sonra kolaylıkla öğrenebilirler, hatta onların
öğrenmesini istemediğiniz bir takım bilgiler olduğunda da durum
bundan farklı olmaz.
Üstün yetenekli/zekalı çocuklar konuşmasını çok severler ve
yaşıtlarına göre zengin bir dil kullanırlar. Konuşma dilinde
yaşıtlarına göre daha fazla sözcükten yararlanırlar. Bu durum zaman
zaman yaşıtlarıyla aralarına belli bir soğukluğun girmesine de neden
olabilir. Zira yaşıtları onların kullandıkları dili anlamada zorluk
yaşayabilmektedir. Örneğin; üstün yetenekli/zekalı çocuk dinozorlar
hakkında konuşurken genel bir takım sözcükler yerine özelleşmiş
terimlerini kullanmayı seçebilir. Dinazor yerine brontosaurus,
stegosaurus, tyrannosaurus trex gibi özelleşmiş kelimeleri
kullanabilir. Bu çocuklar bu gibi sözcükleri duymak ve anlamakla
kalmaz doğru içerik içerisinde de kullandıkları dilde yer verirler.
Eşzamanlı olmayan gelişim
Üstün yetenekli/zekalı çocukların yaşıtlarıyla kıyaslandığında
duygusal, fiziksel yada zihinsel yaşlarının farklı zamanlarda
gelişebildiği görülmektedir. Bu nedenle üstün zekalı pek çok çocuk
bu alanlarda belli performans gösteren faklı gruptaki çocuklarla
arkadaşlık yapmayı tercih ederler.
Bu parlak çocuklar oyun oynamak yada fikirlerini paylaşmak için
diğer bireylere ihtiyaç gösterirler. Büyük bir grup içinde birkaç
yaşıtı çocuk olsa da onları bulma ve kuvvetli ilişki kurma eğilimi
gösterirler. Çocuk yaşıtı olan diğer çocuklarla problemler
yaşadığında kendisinden yaşça ileri olan çocuklarla arkadaşlık
etmenin daha uygun olduğuna ilişkin bir yargı geliştirebilir. 5
yaşındaki bir çocuk sokakta oyun oynamak için 9 yaşında bir çocuğu
seçebilir ve bunu “ Onun çok güzel fikirleri var.” şeklinde de ifade
edebilir. Bu durum şüphesiz belli zorlukları da doğurur. Örneğin;
yaşça kendinden daha ileri olan arkadaşı parkta oynamak isterken 5
yaşındaki çocuğun karşıdan karşıya geçmek için ailesinden izin
alması gereklidir. Diğer bir oyunda, örneğin iki tekerlekli
bisiklete binen 9 yaşındaki çocuk onu arkasında yalnız bırakabilir.
Bununla birlikte bilgisayarı her ikisi de sevebilirler yada 3
yaşındaki üstün zekalı bir çocuk bu konuya daha az ilgi
gösterebilir.
Bu çocuklar 10 yaşına bastıklarında yeni durum ve problemlerle karşı
karşıya gelirler. Zihin yaşı olarak onlarla denk olan çocuklar karşı
cinsle arkadaşlık kurmaya çalışabilir, araba kullanmak isteyebilir
yada alkollü içkiler denemek isteyebilir. Oysaki bu duruma o, ne
duygusal ne de etik olarak tüm bunlara hazır değildir. Fiziksel
olarak da arkadaş grupları içinde spor faaliyetlerinde yeterince
başarılı görülemeyebilirler. Zihinsel olarak üstün oldukları halde
sosyal ve duygusal yönden bakıldığında diğerleriyle aralarında bir
uçurum olabilir. özetlemek gerekirse üstün yetenekli/zekalı çocuklar
kendilerini diğer çocuklardan daha farklı hissederler. Bu noktada da
ailelerinin onları sevmesine ve anlamasına çok fazla ihtiyaç
gösterirler.
Üstün
yetenekli/zekalı bireylerin çocukluk çağında en çok problem
yaşadıkları dönem hangisidir?
1. Okul öncesi dönem; çocuğun tam olarak neyin doğru neyin yanlış
olduğunu bilmediği bir çağdır ve çocuk kendisini tam bir “aptal”
olarak da değerlendirebilir.
2. Çocuk 10 yaş civarında; belli bir zorluk dönemi yaşar. Bunun
sebebi de arkadaş baskısının çok fazla olmasıdır. Arkadaş grubunun
onları kendileri gibi olmaya yönlendirme baskısı sonucu, üstün
yetenekli/zekalı çocuklar kendilerini gruba kabul ettirebilmek için
yeterince başarılı göstermemeye başlayabilirler.
Bazı durumlarda aile yaşamına ilişkin problemler baş gösterebilir.
Bunun nedeni ise çocuğun duygusal yaşının zeka yaşını tutmamasıdır.
Bu tür çocuklar zaman zaman aptalca yada çocukça davranabilirler.
Oysaki diğer çocukların benzer davranışları anne babaları tarafından
daha iyi tolere edildiği halde onlara çocuk olmaya hakları yokmuş
gibi davranılabilmektedir.
Bazı yetişkinler ,doğru olmayan bir biçimde, bu çocukların her şeyi
“daha iyi bildikleri” kanısına sahiptir. 5 yaşında bir çocuk 4.
sınıftaki okuma ve problem çözme seviyesine ulaşabilir. Ancak, o
hala 5 yaşında bir çocuktur. Ayrıca bu tür problemlere parmak emmek
gibi yada ayakkabısını bağlıyamamak gibi motor beceri isteyen
etkinliklerdeki zayıflıklar da eklenebilir.
Aileler çocuklarının göstermiş olduğu bu tür davranışlarına, onların
her zaman her şeyi daha iyi bildiklerine ve onların üstün
olduklarına inandıkları için, duygusal yaşına uygun olmayan şekilde
cezalandırmaya çalışabilirler. Bu, kesinlikle çok yanlış bir
tutumdur. Bu durumda aile rahatlamalı ve çocuklarına onun yaşında
olağan bir çocuğa nasıl davranıyor ise öyle davranmalıdır.
Motor
becerilerdeki farklılıklar
Bu tür çocuklar motor becerilerde belli bir davranış keskinliğine
ulaşamayabilirler ve bu alanlarda bir gecikme yaşayabilirler. Bu
durum bir ikilemin ortaya çıkmasına sebep olur. Bunun nedeni,
elleriyle çalışma becerisiyle, anlama ve bilgi edinme seviyesinin
tüm gelişim alanlarının üstünde gelişiyor oluşudur. Örneğin; el
yazısı annesinin yada öğretmenin ondan beklediğinden çok daha kötü
olabilir. Üstün yetenekli/zekalı çocuklar genellikle el yazısını
yavaş, yorucu ve olumsuz bir şekilde değerlendirirler. Çünkü
zihinleri bir kalemden çok daha hızlı çalışmaktadır. Bu durumda
klavyenin öğretilmesi pek çok açıdan özellikle de yaratıcı işlerin
ortaya konmasında büyük önem taşımaktadır.
Bu durumda çocuklara küçük kas gruplarını geliştirmesi için çeşitli
egzersizler verilmelidir bunların arasından oyun hamuru çamurla
oynama , parmak boyası yapma, ipe boncuk dizme gibi bir takım
etkinlikler gösterilebilir. Bu tür etkinliklerin bir kısmı bir süre
sonra oldukça sıkıcı olabilir. çocuğun kendini ifade edebilecek bir
sanat materyaliyle baş başa özgür bırakılması atılacak en iyi
adımdır. El yazısının düzelmesi yada el yazısına farklı bir anlam
katılması için bunu bir sanat formuna dönüştürmek gerekebilir.
Örneğin; kaligrafi sanatının öğretilmesiyle çocuğun yaratıcılığına
farklı bir boyut katılmış olur. Çocuk hem yaptığı işten zevk alırken
bir taraftan da eğlenerek kendini geliştirme olanağı bulur. Ayrıca
pek çok fiziksel etkinlik çocuğun küçük ve büyük motor becerilerini
geliştirmesi için önemli bir fırsattır.
Genç
avukatlarla baş etme
Üstün yetenekli/zekalı çocuk sahip olduğu kusursuz dil becerisini
istediği bir takım şeyleri elde etmek için kullanabilir. Bununla
birlikte ana baba, onun dikte ettiği bir takım kural ve yönergeleri
kabul etmeme durumundadır. Aile, önemli olan noktaların farkına
vararak kurallarını oluşturmalıdır, böylelikle çocuk kendini daha
güvende hissedecektir. Bu çocukların üstün yetenekli/zekalı olmaları
kurallara uymamak için hiçbir zaman bir mazeret olamaz. Ancak,
çocuklara çok katı kuralar konulduğunda bu durum kendini diğer
çocuklara karşı hırçın davranma ve öfkelenme şeklinde yansır. Aynı
durum üstün yetenekli/zekalı çocuklar için de söz konusudur. Fakat
onlar durumu bir adım ileriye taşıyarak yalan söylemeyi, ve erken
yaşlarda ihtiyaç duydukları şeyleri çalmayı öğrenebilirler. Bu
nedenden dolayı, özellikle üstün zekalı çocuklara her zaman adil ve
saygılı davranmak çok önemlidir.
Çocukların üstün yetenekli/zekalı olması hiçbir zaman onların
ahlaksal açıdan da üstün oldukları anlamına gelmemektedir. Bundan
dolayıdır ki bu çocukların diğer çocuklar gibi bir takım kurallara
ihtiyaçları vardır. Fakat diğer çocuklardan farklı olmak üzere belli
kuralların yada belli davranışların sonuçlarının ne olabileceği
konusunda çok daha hızlı bir kanıya varabilirler. Sonuç olarak aynı
hatayı tekrarlamaktan kaçınırlar.
Bu çocukların dünya üzerinde bir işe yaramaları, fonksiyon görmeleri
için dünyanın yapısını anlamaya ihtiyaçları vardır. Eğer bu çocuklar
sürekli olarak aile yada öğretmen tarafından kontrol altında
bulundurulurlarsa, kaybolma yada kafalarının karışması gibi karışık
duygular içine girebilirler.
Çocuk olgunlaştıkça aile, onun gerçek kararlar aldığını gördüğünde
daha fazla güven hisseder. Bazı durumlarda ise sınır belirten
kuralar koymak hayati önemlidir ve bunlar kesinlikle tartışmaya açık
kuralar değildir. Hem çok katı hem de çocuğun yaşına bağlı olarak
değişim göstermeyebilirler. Okuldan kaçmak, keyif veren ve
alışkanlık yapan maddeler kullanmak gibi konulardaki kurallar
bunlara örnektir. Ailelerin deneyim kazanması sonucunda, çocuğun
sadece limitlerini zorlamak için mi yoksa farklı bir nedenden dolayı
mı kuralları tartışmaya başladığının ayırımını doğru yapabilir hale
gelirler. Fakat belli bir alandaki sorumluluğunu kanıtlamak için
tartışmaya girdiğinde kurallar bir miktar hafifletilip, özgürlük
adına bir adım ileriye atılabilir.
Erişkinlerin arkadaşlığı
Kendi yaşıtlarıyla arkadaş olmaktansa, üstün zekalı çocuklar
ailedeki yetişkinlerle yada diğer erişkinlerle iletişim içinde olmaktan mutluluk duyabilirler. Bu tür bir seçim ve bağımlılığın
çeşitli sebepleri olabilir. Örneğin; üstün yetenekli/zekalı çocuk
yaşının getirdiği limitlerden dolayı bir huzursuzluk içindeyse
yaşıtlarıyla bir ilişkiye girmektense erişkinlerle kurulan bir
ilişki onun için daha uygun sonuçlar doğurabilir. Erişkinlerin
iletişiminden mutluluk duyar ve onların arkadaşlıklarını tercih
edebilirler. Hatta böyle bir çocuk ailesini en iyi arkadaşları
olarak kabul edebilir.
Üstün yetenekli/zekalı çocuk çoğu zaman bazı şeyleri oldukça iyi bir
şekilde çıkarsayabilir fakat bununla birlikte bilişsel olarak neyi
ne kadar anladığı ile ilişkili becerileri kazanmada eksiklikler
yaşayabilir. Bundan dolayı da amaçlarına ulaşmada erişkinlerin
yardımına ihtiyaç duyabilir. Örneğin ; 5 yaşında bir çocuk bir
erişkinden gazetenin editörüne yazı yazmasını isteyebilir. Çocuğun
mantığına göre 5 yaşında bir çocuğun sözünü , editörün bir erişkine
göre hiç umursamayacakları çıkarsaması doğrudur. Bu mantıkla hareket
eden çocuk, mektubu öğretmenin kendi ağzından yazmasını isteyerek
bir çözüm bulmuştur. Bu durumdaki öğretmen onun fikirlerini yansıtan
cümlelerini onun söylediği gibi kaleme alarak altına çocuğun adını
yazmıştır. Böylelikle yazı yazmasını bilmeyen çocuğa yardım etmiş
hem de çocuğun editöre baş vurmasını sağlayarak kendine karşı olan
güvenini gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Kuşkusuz yardımcı olmak iyi bir alışkanlık olmasına rağmen
erişkinlerin yardım tuzağından kendilerini uzak tutmaları
gerekmektedir. Örneğin; “Anne öğretmene...............söylemeni
istiyorum.” gibi bir cümleyle erişkinler karşı karşıya kalabilir.
Bunu söyleyen çocuk, öğretmenin bir erişkinin istek ve ricalarını
gerçekleştirmeye karşı daha yakın olduğu kanısını taşımaktadır.
Çocuğun ailesi tarafından desteklendiğini hissetmesine her zaman
ihtiyaç duymasıyla birlikte bu destek bağımlılık durumuna gelmemeli
ve çocuk kendi adına, aracısız konuşabilmelidir.
Risk almanın önemi
Bazı erişkinler, çocuklarının kendilerinden daha az risk alır
oluşlarını şanslı bir durum olarak görürler. Bu durum en azından
fiziksel bir takım zorluklarla karşı karşıya gelindiğinde oldukça
olumlu bir şekilde gözükmesine rağmen yeni bir aktivite ile
karşılaşan üstün yetenekli/zekalı çocuk bir adım geri çekilebilir
yada denemek bile istemeyebilir. Bunun sebebi bu çocukların
kendilerini fazlaca eleştirmesidir ve çoğunlukla kendilerinde eksik
olan yönleri bulup çıkarırlar. Kendilerine olan güvende eksiklik
yaşayan bu çocuklar bir şey hakkında tamamen bilgi sahibi olmak yada
onun nasıl çalıştığına dair net ve kesin bir bilgiye sahip olmak
ihtiyacı içindedirler. Bir söz vermeden önce onunla ilgili pek çok
şeyi bilmek zorunda olduklarını düşünürler.
Bazı üstün zekalı çocuklar yeni şeyler denemeye çekinirler çünkü
yanlış yapmaktan, hatalı olmaktan, aptal durumuna düşmekten çok
fazla korkarlar. Diğer çocukları bu yeni şeyleri gerçekleştirirken
gözlemlemeyi tercih ederler. Model alarak öğrenmeyi benimserler
fakat çocuğun başarısız olmaya karşı geliştirdiği aşırı bir korkusu
varsa onun kendini daha rahat ve iyi hissetmesi konusunda aileden ve
öğretmenlerinden destek almaya ihtiyacı vardır. Bir şeyi ilk
denemede yapamamak, başarılı olamamak utanılacak bir durum yada
başarısızlık olarak addedilecek bir durum değildir. Başarısız olmak,
bunun tekrarı yada hata yapmak hiçbir zaman insanı güvenilmez bir
kişi yapmaz.
Ailenin olumsuz konuşmalardan kaçınması ve bu gibi tuzaklardan uzak
durması gerekir. “Bu asla işe yaramayacak.” gibi cümleler çocuğun
kendi hayal gücünü kullanmasını engeller ve bu çocuk için
istenebilecek en son şeydir. Aile yada öğretmenin çocuğun ortaya
çıkardığı işi takdir etmesi gerekmektedir. “Bunu başarmak için
gerçekten çok çaba sarf ettiğini görebiliyorum.” gibi cümlelerle
çocuğu cesaretlendirmek gerekmektedir. Risk almak kabul edilebilir
bir atmosferin varlığını gerektirmektedir. Çocuğa her zaman denemesi
ve sonuçta ne olduğunu görmesi için fırsatlar verilmelidir.
Çocuğa belli riskleri alarak yeni şeyler öğrenmesi için izin
verilmesi gerekmektedir. Gerekirse öğretmen yada anne bunun için
model olur. Pek çok çocuk erişkinlerin bir takım becerileri çok
çabuk edindiklerini düşünürler. Çocukla birlikte erişkinin yeni bir
spora başlama, yeni bir sanat formunu yaratmak yada yabacı bir dil
öğrenme gibi aktiviteler atılacak olumlu bir adımı oluşturur. Pek
çok yeni şeyi aile çocuğu ile birlikte deneyebilir. Çocuğa yardımcı
olmanın bir başka yolu da her sorunu tek bir doğru yanıtının
olmadığı gerçeğini çocukla paylaşmaktır. Aşağıdaki sorulardan
başlayabilirsiniz.
• Evimizi nasıl geliştirebilir, güzelleştirebiliriz?
• Milli piyangoda en yüksek ikramiyeyi kazanırsan ne yaparsın?
• Sence yaşamak için en ideal yer neresidir? Neden?
• İdeal bir okul sence nasıl olmalıdır?
Bir komedyene sahip olmak
Üstün yetenekli/zekalı çocukların genellikle espri yetenekleri
oldukça gelişmiştir. Dünyayı anlama becerileri oldukça yüksek
seviyededir ve bu nedenle uygun espriyi rahatlıkla yakalayabilirler.
Şakalardaki önemli noktaları rahatlıkla fark ederler. Bu durum hem
duydukları hem de kendi yaptıkları şakalar için geçerlidir. Bunun
yanında diğer çocuklar bu özel noktaların bir kısmını
kaçırabilirler. Böyle bir durumda çocuk diğerlerinin şakayı
anlamamasından dolayı kendilerini kötü hissedebilirler. Bazı
çocuklar sırf bu nedenden dolayı erişkinlerin arkadaşlıklarını
tercih edebilirler. Bu çocuklar sözcüklerle oynayıp bir takım espriler üretirler. Bir aile çocuğunun ancak erişkinlerin
anlayabileceği esprileri 4 yaşından itibaren anlayabildiğini
bildirmiştir.
Ender de olsa bazı durumlarda üstün yetenekli/zekalı çocukların
espri anlayışları olumsuz bir ifade alarak, rahatsız edici bir
duruma gelebilir. Bunun önüne geçilmesi için aile yada öğretmenin
çocuğu, insanların bu şekilde küçük düşürülmesinden yada
utandırılmasından kesinlikle hiç hoşlanmayacakları konusunda
bilgilendirmeleri gerekmektedir.
Hızlı ve derin öğrenenler
Genellikle tüm üstün yetenekli/zekalı çocuklar temel becerileri
yaşıtlarından daha hızlı ve daha iyi öğrenebilirler. Öğrenilen yeni
bilgiler için daha az tekrara ve alıştırma yapmaya ihtiyaç duyarlar.
İlgiledikleri bir etkinliğin tekrar tekrar üstünden gitmek onlar
için oldukça sıkıcı olabilir ve kolaylıkla güdülenmelerini
kaybederler. Bunun sonucunda dikkatsizlik nedeniyle hatalar
yapılabilir, özenilmemiş defterler yada bitirilmemiş ödevlerle karşı
karşıya kalınabilir. Bazı öğretmenler bu durumu motivasyon
eksikliğine bağlayıp bunu çocuğa karşı kullanırlar. Örneğin “Senin
hiç üstün yetenekli olduğunu düşünmüyorum, sen normal bir sınıf
ödevini dahi yapamaz durumdasın.” gibi.
Üstün yetenekli/zekalı çocukların pek çok farkı alana karşı ilgisi
vardır. Belli bir zaman diliminde belirgin bir konu üzerinde
yoğunlaşırlar. Çok erken yaşlarda ilgilendikleri konu üzerinde
özelleşebilirler.
Çocuklar önemle üstünde durdukları konudan başka birine atlayabilir
yada ilgilendikleri konuda bir adım daha ileri gitmek
isteyebilirler. Bu durum gün geçtikçe daha da zor bir hal alabilir.
Örneğin yetişkinler dinazorların sevimsiz olduğunu düşünürken çocuk
bir sonraki gün eve bir kertenkele ile gelebilir. Bir aile son çare
olarak duruma el koymak için kesin kural koymayı planlamıştır. Kural
şöyledir: “Anne ve babanın izni olmadan eve kesinlikle bir canlı
yada bir zamanlar yaşamış bir canlı getirilmez”. Bu çocuk resimlerle
yada filmlerde gördüğü canlılarla yetinmemekte ve gerçek canlılarla
beraber olmak istemektedir. Bu kural konmadan önce trafik kazasında
araba çarpması sonucu ölen hayvan leşlerini de iç organları üzerinde
incelemeler yapmak amacıyla eve getirmektedir.
Pek çok zeki öğrenci proje başlatmaktan hoşlanır. Hobi ve
koleksiyona düşkündürler. Bir takım bilgilere kendi başlarına
ulaşmayı ve kendi başlarına öğrenmeyi severler. Zaman zaman
üstesinden gelemeyecek kadar yüklü programlarda çalışmak
isteyebilirler. Bir orta okul öğrencisi insanların tarihi hakkında
proje yapmak istemiş ve zaman dilimini ilk canlının ortaya çıkışı
ile günümüz arasında almıştır. Bu çok geniş bir başlık olduğundan,
yapılması gereken sadece özel bir zaman dilimi içindeki insan
gelişimini incelemektir. Böylelikle öğrenci tüm etkinlikler içinde
yok olmadan özel bir konu ile ilgili araştırmasını rahatlıkla
sürdürebilir. İçerik olarak geniş bir yelpazeye dağılmış konuların
araştırılmasında öğrenciler çok güçlük çekerler. Öğrenciler, konu
başlığını basamaklara bölmede güçlük yaşarlar. Bir alandaki çalışma
yada araştırma bittikten sonra diğerine atlanması gerektiği
konusunda bilgilendirilmeye ihtiyaç duyarlar. Bu noktada
öğretmenlerin öğrencilere yardımcı olması gerekmektedir. Bu nedenle
öğrencinin, proje alırken yada seçerken mantıklı bir çerçeveye
oturmasına dikkat edilmelidir. Projenin bir kısmını alan öğrenci
işini başarı ile tamamladığında pek çok şey öğrenmiş olacaktır.
Unutulmaması gereken husus bir projenin en zevkli tarafı onun
araştırma ile ilgili olan kısmıdır. Proje belirlenirken çocukların
özellikle ilgilendikleri konular göz önünde bulundurulmalıdır. Proje
süreci öğretmenler tarafından dikkatle sorgulanmalıdır.
Konu seçiminde olduğu gibi projenin bitirilme tarihi noktasında da
çocuğa yardımcı olunmalıdır. Yapılacak çalışmalar hiçbir zaman son
ana bırakılmamalıdır. Konu olarak özel bir noktadan giriş yapan
öğrenci konuyu bölümlere ayırarak her bir basamağı ne zaman yapacağı
konusunda kendine bir zaman tablosu çıkarmalıdır. Bu zaman
tablosunun tüm çalışmalar esnasında oluşturulmasına, kullanılmasına
ve buna sadık kalınmasına hem öğretmen hem de anneler tarafından
dikkat edilmelidir.
Aşırı
duyarlık
Üstün yetenekli çocuklar tüm yaşlarda bir takım problemlerin net ve
kesin olarak farkındadır. Yüksek farkındalık ve gözlem kabiliyetleri
sayesinde savaş, açlık, gücü kötüye kullanma, şiddet gibi olumsuz
bir takım davranışlar yada olaylar hakkında korku geliştirebilirler.
Özetle, tüm dünya problemleri hakkında kaygı duyabilirler. Bu
çocuklar çok erken yaşta dahi bu noktalardaki hassas tutumları
yüzünden kendilerini olumsuz, üzgün ve çaresiz hissedebilirler. Bu
çocuklar yaşıtlarıyla kıyaslandıklarında onların fazlasıyla şiddet
ve nükleer savaştan çok korktukları ve çekindikleri saptanmıştır.
Şiddetten çekinmelerinin ve sakınmalarının bir sebebi de medyada
gördükleri çocuk kaçırma, terörizm, cana kastetme gibi yada cana mal
olan kazalar hakkındaki haberlere şahit olmalarıdır.
Bunların yanında bu çocukların farklı ek korkuları da olabilir.
Bunların arasında ölüm, hastalık, hamilelik, düşük yapma, iş
bulamama, arkadaş bulamama, yalnız kalma, sevilmeme ve zihinsel
yetersizliği olma gibi konular sayılabilir.
Erken yaşta olmalarına rağmen bu çocuklar ölümün farklı boyutlarının
farkında olabilirler. Ölümün anlamını sorgulayabilirler ve ölme
konusunda bir takıntıya sahip olabilirler. Ölümle ilgili bir takım
dramatik sahneleri darama şeklinde oynayabilir yada kaza ile ölmüş
bir canlıyı gömmek için eve getirebilirler.
Ölümün olağan bir doğal süreç olmasına karşılık aile bireylerinin
bunun üstesinden gelmesi oldukça zordur. Çoğu yetişkin ise
çocuklarla konuşmaktan kaçınırlar. Bunun sonucu olarak çocuklar
suçluluk gibi uygun olmayan hislere kapılabilirler. Çocukların
sorularına erişkinler tarafından büyük bir açık yüreklilikle cevap
verilmelidir. Çünkü konuşulmadığında çocuklar doğru olmayan
çıkarsamalarda bulunabilirler.
Üstün zekalı çocukların bu yüksek duyarlılığı onları sosyal
yaşantıdan bir miktar uzaklaştırabilir ve hatta kendilerinde yanlış bir şey bile olduğunu düşünebilirler. Bu yoğunluktaki duyarlılık hem
olumlu hem de olumsuz etkilere neden olabilir. Bunu belirleyen
kritik nokta, çocuğun algılaması ve verdiği dönütle ilgilidir.
Üstün yetenekli/zekalı çocuklar ilgilendikleri konular için oldukça
uzun bir süre dikkatlerini toplayabilirler. Bununla birlikte benzer
bir durum ödevlerin tamamlanmasında gerçekleşmeyebilir. Çocuk
ödevlerini tamamlamadan önce zaten kendi sevdiği konuyu içeren
kitapları, bilgisayarı yada projesiyle yoğun olarak ilgilendiğinden
ailesinin onu yemeğe çağırdığını duymayabilir. Bu durum onun
ailesini göz ardı etmesinden yada duymazdan gelmesinden değil
çağrıldığının farkında olmayışındandır. Eğer çocuk çağrıldığını
duymazsa nazik bir kucaklama yada dokunmaya onu uyarabilirsiniz.
Bunun yanında göz kontağı da mükemmel olarak işe yaramaktadır.
Bağırıp çağırmak genellikle aileleri amaçlarına ulaştırmadığı gibi
çocuklarının da duyarsızlaşmasını sağlar. Bağırma alışkanlığı olan
ailelerin çocukları genellikle bu durumda görmezden gelme
davranışını kazanabilirler.
Bireylerin kaygı ve huzursuzlukları programları önceden planlayarak
ve bunu uygulayarak biraz daha azaltılabilir. Büyük olasılıkla
ailedeki yetişkinler de “Şu kitabı yerine koy.”,“Hadi şimdi
alışverişe gidiyoruz” gibi anlık yönergeler yerine “Saat 3 te
alışverişe çıkmak zorundayım” gibi içinde emir bulunmayan ve bilgi
barındıran yönergeler duymaktan hoşlanırlar. Bu durumda aile benzer
formdaki cümleleri kendi çocuğu için de kullanmalıdır. Örneğin; bir
yerden ayrılmak gerektiğinde anne şöyle bir cümle kurarak çocuğun
kendi davranışlarını ayarlamasını sağlayabilir. “Ayrılmadan 10
dakika önce sana haber vereceğim”.
Bazı zamanlarda çocuk kendini duyusal uyaran bombardımanına tutulmuş
gibi hissedebilir. Çocuğu bu duygudan kurtarmak için onun
rahatlamasını sağlamalı yada evde daha sessiz ve sakin bir köşeye
gitmesi için yönlendirilmelidir. Anne babalar mutlaka evlerinde
çocuğun iç huzuru ve mutluluk içinde olabileceği özel bir yer
hazırlamalıdırlar. Üstün zekalı çocuklar özellikle görme, ses ve
çevreden gelen pek çok uyarana oldukça hassastır. Doğadan, müzikten
ve renklerden derin bir şekilde etkilenirler. Çoğu kişinin
göremediği ufak noktaları ve ayrıntıları onlar yakalayabilir.
Güvenli ve iç huzuru veren bireylere rahatlamaları gerektiğinde
ihtiyaç gösterirler. Bazı çocuklar uykuya dalmada problemler
yaşayabilirler. Bunun sebebi de zihinlerinin aşırı yüklenmesidir.
Onlara sürekli uyaran sağlayan kitap, televizyon gibi araçları
bırakamamalarıdır. Bazen, hemen uykuya dalarlar fakat gecenin bir
yarsında zihinleri pek çok güzel düşünülerle dolu olarak uyanırlar.
Bu gibi durumlar için aile, çocuğun baş ucunda kayıt cihazı
bulundurabilir. Böylelikle ertesi gün bu harika fikirlerini
kaybetmeyeceğini yada unutmayacağını bilen çocuk rahatlamış bir
şekilde tekrar uykusuna dönecektir.
Zihinsel yükün belli aralıklarla boşaltılması gerektiğinden,
birtakım rahatlama tekniklerine yer verilebilir. Bununla birlikte
fiziksel egzersizler zaman zaman öylesine rahatlatıcı olurlar ki
çocuklar bu durumu alışkanlık haline getirebilirler. Bunun nedeni
ağır egzersizlerden beynin kasların ağrısını hafifletmek için
çıkardığı morfin benzeri maddelerdir. Bu maddeler beyin tarafından
doğal bir şekilde üretilir. Bu maddelerin verdiği rahatlığı hisseden
çocuk yeniden ağır egzersiz yapmak için motive olmuş olur. Eğer bu
durum yoğun bir şekilde yaşanırsa fizik egzersizlerinin
uygulamasında aşırıya kaçılmış olur. Aile böyle bir durumla
karşılaştığında çocuğun dengeyi sağlaması için ona egzersiz planları
yaparak yardımcı olması gerekmektedir ayrıca onu yeni oyunlar
öğrenmesi, yeni arkadaşlıklar edinmesi ve böylelikle rahatlaması
için yönlendirmelidir.
Çocuklar için rahatlama teknikleri
Çocuğa zihnini bir noktada yoğunlaştırarak yada meditasyon yaparak
rahatlamasını öğretebilirsiniz. Örneğin; açık bir zihnin tamamen
kendine dönük bir şekilde bütün dış uyaranlardan uzak, kendi içinde
bir tutarlılık ve rahatlık sağladıktan sonra, içindeki düşünceleri
yönlendirmeye izin verilebilir.
• Bir rahatlama pozisyonunda nefes alışları sayma çift etkiye
sahiptir. Bu egzersiz hem rahatlamayı hem de pek çok fikrin peşinde
koşan zihnin biraz daha kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.
Çocuğun birden başlayarak 10a kadar nefes alıp verişini saymasını
sağlayın. Bu egzersize çocuk kendini taze hissedinceye kadar devam
edebilir. Aile çocuğa nefes alış verişleri sırasına eğer zihninde
bir takım düşüncelerin varlığında yeniden 1den başlayarak saymasını
önerebilir.
• Çocuğun rahatlaması için farklı bir fiziksel etkinliklerden
yararlanılabilir. Onu yatar yada oturur bir durumda gözleri kapalı
ve rahatlamaya hazır bir pozisyon almasını sağlayabilirsiniz. Daha
sonra tüm kaslarını ayaktan başa olacak şekilde teker teker kasıp
daha sonra da serbest bırakmasını isteyebilirsiniz. Böylelikle çocuk
farkında olmadan gündelik hayatında vücudunun bir noktasını istemsiz
olarak kastığında bu duyguyu hatırlayarak derhal gevşeyecektir.
Düzenli olmak yada olmamak
Üstün yetenekli/zekalı çocuklar her zaman düzenli ve tertipli
olmayabilir. Dağınıklık ve karışıklık için geliştirdikleri özel bir
toleransları vardır. Bu çocuklar yarınlardaki enerji krizini
çözebilirler ama bu gün aradıkları bir kalemi bulamayabilirler.
Odalarında yarı tamamlanmış projeler, lego şehirler, pul
koleksiyonları ve pek çok farklı ilgi alanına dair eşyalar vardır.
Ödev kağıtlarının temiz ve düzenli olarak verilmesi kuşkusuz bu
çocuklar için öncelikli öneme sahip şey arasında sayılmaz. Benzer bir şekilde odalar da bu kurala katılır. Aslında derli toplu olmanın
standardı kişiden kişiye değişmektedir. Üstün yetenekli- zekalı
çocuklar genellikle eşyalarını atmaktan nefret ederler. Örneğin
güzel bir kayayı nerede, nasıl ve ne zaman bulduklarını çok net
hatırlamakla birlikte ertesi gün okula götürmek zorunda oldukları
kitabı bulmaları uzun bir süreyi alabilir. Gözlemleri oldukça
keskindir ve detaylar konusunda da farkındalık seviyeleri oldukça
yüksektir. Eğer etraflarında bir şey kayıp yada eksikse bunu hemen
fark ederler. Ailelerin bu noktada çocuğun haklarına saygı
göstermesi gerekir. ona ait olan eşyalar odada yer kaplıyor diye bir
torbaya doldurulup atılamaz.
Büyük bir çoğunlukla okullar zamanı kullanma ve tertipli olma
becerilerini öğretmez bundan dolayı ailelerin bu noktada verecekleri
destek çok önemlidir. Örneğin., aileler haftalık yada aylık “Neleri
saklamak istiyorum” oturumları düzenleyebilirler. Çocuğun okula ait
bir takım notlarını yada onun için önemli olan pek çok şeyi atmak
istememesi doğaldır. Bununla birlikte aile bu notları belli bir konu
başlığı altında düzenli tutmasına ve her birinin belli bir konu
başlığı altında dosyalanıp özel yerlerde saklaması konusunda onu
cesaretlendirmelidir.
Düzeni sağlamak için kutulardan, dosyalama sistemlerinden
yararlanılabilir. Üzerindeki etikete konu yada numara veren çocuk
bunları düzgün bir şekilde saklamalıdır. Ayrıca okul yaz tatiline
girdiğinde aile tekrar “Bu sene hakkında neler hatırlamak
istiyorum?” oturumu düzenlemelidir. Geçmiş yıla ait ne tür
belgelerin saklanacağı ve hangilerinden kurtulacağı hakkında çocuğun
bir karara varması gerekmektedir. Uygun proje yada çalışmalarının
bir portfolyo içinde saklanması sayesinde ileride öğretmenlerin onu
daha iyi değerlendirmesine olanak tanıyacak bir sistem de kurulmuş
olur. Çocuğun eşyalarını saklamak için kutulardan yararlanılacaksa
onun yaratıcılığını kullanarak kutuyu bir sanat eseri haline
dönüştürmesi için desteklenebilir. Bu kutular dolduğunda yeniden
düzenleme için uygun zaman gelmiş demektir.
Çocuğun kendisinin örgütlediği bir alanının olmasına ve bu alanın
göreceli olarak daha az dağınık olmasına yardımcı olunmalıdır. Bu
durumda aileler bir takım kurallardan yararlanabilirler, örneğin;
“cumartesi sabahı hiçbir şey yerde durmamalıdır”. Odada içecek
kutularının bulundurulmasına izin verilmez. Çocuğun günlük
kullandığı eşyalar günlük olarak yerlerine kaldırılır.
Erken okuyanlar.
Bazı üstün yetenekli/zekalı çocuklar okumayı kendi başlarına
öğrenirler. Genellikle bu çocukların ne zaman ve nasıl okuma kodunu
söktükleri konusunda herhangi bir fikrimiz olmayabilir. Bununla
birlikte erken okuma hiçbir zaman üstün zekalılığın bir göstergesi
değildir.
Bazı çocuklar okumasını 3 yaş gibi erken bir dönemde öğrenirler. Bu
çocukların bazılarına okuma konusunda aileleri, kreşteki
öğretmenleri yada bakıcıları yardımcı olmuştur. Diğer Üstün
yetenekli/zekalı çocukların ise farklı alanlarda ilgileri olabilir
ve okuma onlar için öncelikli konular arasında sayılmayabilir. Ana
okullarında yada birinci sınıfta okumasını öğrenemeyen bir öğrenci
üstün zekalı olamaz gibi bir etiket kullanılmamalıdır. Benzer
şekilde de okul öncesi okumayı öğrenen çocuklara üstün zekalı
etiketi konmamalıdır.
Erken okuyan çocuklarda dili ustalıkla kullanma, erken çocukluk
döneminde uzun süreli dikkat, sembollerin uygun biçimde
kullanılması, erken neden sonuç ilişkisini bulma becerilerinin
toplamı çocuğun üstün olduğuna dair kanaatimizi etkileyecek ip
uçlarından sadece bazılarıdır. Çok yüksek seviyede üstün zekalı olan
çocuklar 4 yaşın altında okumasını öğrenebilirler. Bu tür çocuklarla
çalışan okul öncesi kurumlar onun gelişimine ve ihtiyaçlarına bağlı
olarak kendi programlarını ayarlamak zorundadırlar.
Üstün yetenekli/zekalı çocukların bir kısmı okul öncesinde okumayı
öğrenirken diğer bir kısmı ise birinci sınıfın sonunda hala okumayı
sökememiş olabilir. Çoklu zeka kuramından da destek alarak
çocukların belli zeka alanlarında farklı seviyelerde oldukları
söylenebilir. Okumasını geç öğrenen üstün yetenekli/zekalı çocuğun
çok daha farklı alanlarda yaşıtı bireylerden olumlu bir şekilde
farklılaştığı gözlemlenecektir.
İletişim
Pek çok üstün yetenekli/zekalı çocuk çevresiyle iş birliği
içindedir, sosyaldir ve sevilir. Çoğunlukla lider olarak görülür.
Ailelerin bu çocukları olumlu bir istikamete doğru
yönlendirmelerinde fayda vardır. Aksi durumda, çete liderlerinin
aslında pek çoğunun üstün yetenekli/zekalı çocukların olduğu
unutulmamalıdır. Bu tür çocuklar büyük bir şanssızlıkla bir şekilde
olumsuz olarak yönlendirilmişlerdir.
Üstün yetenekli/zekalı çocukların ailelerinin çok daha şanslı olduğu
ve bu ailelerin işlerinin çok daha kolay olduğu kanısı yanlış bir
inançtır. Aslında bu durum aileler için oldukça zorludur. Bu
çocukları örneğin, çok daha fazla kaynağa ihtiyaçları vardır. Benzer
şekilde de aile içinde çok daha fazla iletişim içinde olmaya ihtiyaç
gösterirler. Aileleri çocuklarının okul sonrasında yada hafta
sonunda ne yaptıklarıyla ilgili bilgili olmaya ihtiyaçları vardır.
Bu çocukların kimlerle arkadaşlık ettiği oldukça önemlidir. Aileler
çocukların arkadaşlarını arayarak kedilerini tanıtmalı ve aileler
arasındaki ilk iletişimi başlatmalıdır.
Zaman içinde pek çok çocuğun ailelerinin kedi hayatlarına daha az
karışmasını isterken bu ilişki diplomatik bir şekilde her zaman
sıcak tutulmalıdır. Yaşıtların oluşturduğu grupların etkisi her
çocuk üzerinde inanılmaz bir baskının oluşmasını sağlayabilir.
Örneğin; belli bir zamana kadar hem davranışları hem de akademik
başarısının çok yüksek olduğu bir kız çocuğunun davranışları okul
başarısı tam zıt yönde değişmiştir. Aile durumu “sanki kızımız değil
de evde bir yabancı ile birlikteymiş gibi hissediyoruz.” diyerek
duygularını paylaşmıştır. Bu gözlemden bir süre sonra ise aile,
kızlarının madde bağımlılığı hakkında bilgi sahibi olmuştur. Aile,
yaşam ortamını pozitif bir havaya sokmalıdır. Örneğin; eve pizza
ısmarlamalı, içecekler hazırlanmalı belki de hep birlikte bir film
seyredilmelidir. Bu şekilde olumlu bir atmosferin sağlandığı evlerde
çocuk zamanını bir kısmını evde geçirme eğilimi gösterecektir.
Ana babaların üstün zekalı ya da üstün yetenekli çocuğun sahip
olduğu özelliklerini en üst düzeyde geliştirebilmesini sağlamak
için, aşağıda yukarıda ayrıntılı olarak verilmiş olan özelliklere
ilişkin belirtilen tüm önerilerin büyük çoğunluğunu yerine getirmesi
gerekmektedir.
• Çocuğunuzun sorduğu soruları sabırla ve büyük zevkle yanıtlamaya
hazır olun.
• Çocuğunuzun sorduğu sorulardan yola çıkarak onu ilgilendiği
konuları araştırmaya yönlendirin.
• Zihinsel büyümesi kadar, fiziksel ve toplumsal becerilerini
geliştirmesini teşvik edin.
• Çocuğunuzun , zihinsel gelişimleri ne olursa olsun tüm diğer
akranları ile geçinmeyi öğrenebilecekleri ortam hazırlayın.
• Çocuğunuzu asla, diğer çocuklarınızla veya akranları ile
kıyaslamayın.
• Çocuğunuzu, üstün zekalı olduğu için değil, çocuğunuz olduğu için
sevin.
• Çocuğunuz için evde uyması gereken kurallar ve ölçütleri onunla
birlikte belirleyin, eşler arasında tutarlılık olmasına özen
gösterin.
• Asla evin PATRONU olmasına izin vermeyin, ancak kararları almada
katılımını sağlayın ve mutlaka evde sorumluluklar ve görevler
almasını sağlayın.
• İlgi, yönelim ve isteklerini belirleyebilmesi için seçenekli
ortamlar hazırlayın.
• Başarılarını ne abartın ne de umursamaz ya da olduğundan aşağı
biçimde değerlendirmeyin.
• Beklentilerinizi çok aşağı ya da çok yukarıda tutmayın.
• Çocuğun ilgi ve üstünlük gösterdiği dallarda ana babalar yetersiz
kaldığı zaman, olanakları el verdiğince özel ders, kurs v.b
kolaylıkları sağlamalıdır.
|