|Ana Sayfa|   www.fencebilim.com   Bir düşman çok, yüz dost azdır. Hopi Kızılderili Boyu    
 
Kalemimden Dökülenler!
Çıra Mıyım?

17 Kasım 2013

Evet doğru söylüyorum, ateş tutuşturulunca çıranın değeri kalmaz. Anlam derinliği olan bu sözü “kimsenin çırası olmayın.” cümlesi ile birleştirdiğimde toplumsal yaşamdaki karşılıkları zihinlerde belirmeye başlar. Toplum mühendisleri veya köşe tutucular çıra olacak kişileri belirlerken antropolojik, folklorik özelliklere dikkat ederler. En ideal çırayı seçmek için “incecik eleklerinden” geçirirler. Tarihsel süreçlerde cereyan eden toplumsal olaylar yansız tahlil edildiğinde kişiler, gruplar, ideolojiler, kutsallar ekseninde aday çıraların belirlendiği görülmektedir. Her ideoloji kendi kahramanını üretmek zorundadır. Karşıt taraftarlar birbirlerini daima zem eder. Doksan dokuz iyi yerine bir kötü yön keşfedilir ve afişe edilerek itibarsızlaştırma tezgahı kurulur. Buna algı oyunu denir.
 
 

 

 
Çıra olanlar büyük ateş tutuşturmakla dünyayı kendince salladıklarını zannederler. Oysaki zanların çoğu yalandır. Çıraların kendilerini feda etmeleri için argümanlar, ötekileştirme marşları, bilgi çarpıtma, fısıltı gazetesi, tabular üzerinden galeyana getirme, değerler üzerine kurgu gibi farklı yöntem ve teknik kullanılır. Yakın tarihteki yakılıp saklanmaya çalışılan ve beşerin hafızasından silinemeyen gerçekler buna şahittir. Suç yoksa belge yakılmaz. Çünkü arşiv bir ülkenin en önemli hazinesidir. "Taraflarla işim olmaz." diyenlerin dem ve damarlarına basıldığında fanatik taraftar oldukları ortaya çıkar. Bu yüksek tepeden bir anda aşağılara yuvarlanmak gibi bir şeydir. Kandırmaca üzerine kurgulanan bir kişilik sükût etmeye mahkûmdur.

Toplum mühendisleri çıra olacak kişi veya gruplar üzerine ar-ge çalışması yapar. Kor ateşten yanmamak için nasıl maşa icat edilmiş ise toplumu manipüle edecek maşalar gereklidir. Maşadan kolaylıkla vazgeçilebilir. Sahi maşanın ederi ne kadar ki? Maşalar hiçbir zaman bitmeyecektir. Rengi, metali, alaşımı farklı olabilir ama maşa maşadır işte! Maşalar kullanılıp bir kenarı atıldıklarında itiraflar başlar. İtiraf, çıkarların bitmesi ve içteki vicdan azabının dile gelmesidir. İnsan yapı taşında bulunan“çıkarına meyilli” olma özelliğinden dolayı vicdanını susturabilir veya sesini kısabilir. Temiz bir vicdan şaşmaz bir terazidir gerçekte. Suç;  inanç, töre, intikam kavramları üzerine inşa edildiğinde vicdanın sesi cılız kalır. İnsan, vicdanının baskısından kurtulmak için bahaneler uydurur. Zayıf karakterliler kendinden çok mağduru suçlayıp atağa geçerler. Böylece suçunu hafifletme hesapları yaparlar. Mazlumun sesi zalimden hep az çıkmıştır.

Oyun kuranların oyunlarının bozulduğu bir gün hesap defterleri yüzlere okunduğunda gerçek kazananın hangi taraf olduğu apaçık ortaya çıkacaktır. İyiler eninde sonunda, er veya geç, kazanır.

 

Hidayet TERECİ - www.fencebilim.com