Cep
telefonundan kanser tanı
sistemlerine kadar çok geniş
bir alanda kullanımı bulunan
" kuantum noktaların"
kilogram ölçeğinde üretimi
için İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü'nde (İYTE) çalışma
başlatıldı. Bir günde gram
ölçeğinde üretimi başaran
laboratuvar, yıl sonunda bir
günde kilogram
ölçeğindekuantum nokta
üretmeyi planlıyor.
Çalışmanın ana amacı, özel
sektörün dikkatini çekmek.
LED televizyonlar ve cep
telefonlardaki canlı
renkleri, saç kılının 20
binde biri boyutundaki yarı
iletken nano kristallere
borçluyuz. "Kuantum nokta"
adı verilen ve farklı
işlevler yüklenebilen
parçalar, sıvı ya da toz
halde üretilebiliyor. Halen
tamamı ithal edilen kuantum
noktaların yerli imkanlarla
üretimi için Kalkınma
Bakanlığı desteğiyle kurulan
İYTE Fen Fakültesi
laboratuvarlarında bir
TÜBİTAK projesi başlatıldı.
Dekan Prof. Dr. Serdar
Özçelik'in liderliğindeki
araştırma ekibinin yürüttüğü
çalışma kapsamında sıvı ve
toz formlarda kuantum
noktalar elde edilerek
farklı uygulamalarda
denenmeye başlandı. Dünyada
çok ender olarak üretilen 4
farklı atom bileşeninden
oluşan kuantum noktalarını
üretmeyi başaran ekip, bu
malzemeyi yeni nesil ekran
teknolojileri ve kanser tanı
kitlerinin geliştirilmesi
için kullanmaya başladı.
Ekip ayrıca özel bir firma
ile ortaklaşa kuantum
noktaların endüstriyel
kullanımına imkan verecek
bir projeye de adım attı.
Prof. Dr. Özçelik, yaptığı
açıklamada kuantum nokta
üretiminin dünyada henüz bir
iki firma tarafından
yapılabildiğini, bu yüksek
teknoloji ürününün
endüstriyel olarak
kullanılabilmesi için bir
günde kilogram ölçeğinde
üretiminin mümkün olması
gerektiğini ifade etti.
"KİLOSU 10 MİLYON DOLAR"
Halen sadece ABD'deki iki
yüksek teknoloji şirketinin
bir günde kilogram ölçeğinde
kuantum nokta üretebildiğini
anlatan Özçelik,
uluslararası piyasada bu
ürünün miligram fiyatının 10
dolar ile 150 dolar arasında
değiştiğine dikkati çekti.
Özçelik, şöyle konuştu:
"Kilogramı en az 10 milyon
dolar olan bir maddeden
bahsediyoruz. Bu ürünler
gündelik yaşamın merkezinde
yer alıyor ve dünyanın önde
gelen üniversitelerinde
geliştirme ve endüstriyel
üretim konusunda projeler
yürütülüyor. Biz de özel
sektör işbirliğiyle büyük
ölçekte kuantum nokta
üretimi için çalışmaya
başladık. Şu anda bir günde
gram ölçeğinde üretim yapar
duruma geldik. Hedefimiz
yeni aldığımız reaktörlerle
yıl sonunda günde 1 kilogram
kuantum noktası üretebilecek
seviyeye gelmektir" dedi.
Kuantum noktaların
ticarileşmesi için büyük
ölçekte üretim yapabilmenin
en kritik aşama olduğunu
vurgulayan Özçelik, dünyada
özellikle yeni nesil
ekranlarda kuantum
noktaların kullanıldığına
işaret etti.
Üretilen 100 ekranlık bir
televizyonda yaklaşık 10
miligram kuantum nokta
kullanıldığını, bunun 100
dolara tekabül ettiğini
ifade eden Özçelik, bu
televizyonun fiyatının zaten
100 dolar olduğunu,
dolayısıyla fiyatların
düşebilmesi için yüksek
ölçekte üretimin zorunlu
olduğunu kaydetti.
"ŞİRKETLER YATIRIM YAPARSA
2-3 KAT DEĞİL10-20 KAT PARA
KAZANACAK"
Yüksek teknoloji ve katma
değere sahip üretim yapısına
geçmeye çalışan Türkiye için
kuantum nokta üretiminin
önemli bir fırsat olduğunu
savunan Özçelik, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Çok değerli bir ürün olan
kuantum nokta üretimi,
oldukça karlı bir alan.
Çünkü miligramı 10 dolar
dediğimiz malın maliyeti
aslında bunun binde biri
kadar. Bu ürün sadece bilgi
ile üretiliyor. Yüksek
teknolojiye dayanan tüm
ürünler böyle. 100 dolara
mal olan bir cep telefonuna
bin dolar veriyoruz. Aradaki
fark şirketin geliştirdiği
bilgi. Nanoteknolojiyle
ilgili pek çok pazar
araştırması ve öngörü var.
Bilimsel analizlere göre
şirketler bu alana yatırım
yaptıkları zaman 2-3 kat
değil 10 - 20 kat para
kazanacaklar. Bu konuda bazı
firmalarla ortak çalışmalar
yürütüyoruz. Nihai hedefimiz
İzmir Teknoloji Geliştirme
Bölgesi içinde kuantum nokta
üretiminin yapıldığı bir
endüstri tesisi yaratmak.
Öncelikle bu işin
fizibilitesini yaparak
yatırımcıları
cesaretlendirmek
istiyoruz.Kuantum nokta
üretimi konusunda özel
sektörün ilgisini çekmeyi ve
onların girişimiyle
Türkiye'yi bu teknolojide
öncü bir konuma getirmek
istiyoruz."
Türk sanayisinde genel
eğilimin know-how yani
teknoloji ithalatı yapmak
yönünde olduğunu, teknoloji
satan kuruluşların bir
ürünün nasıl yapıldığı
bilgisini verdiğini ancak
"neden öyle yapıldığı"
bilgisini sakladığına
dikkati çeken Özçelik,
Türkiye'nin nano
teknolojiler konusunda
teknoloji ithalatçısı olmak
yerine teknoloji tasarımcısı
olması için çaba
gösterdiklerini sözlerine
ekledi.