|
Tarihimizde
Enderun
mektebi gibi çok köklü bir örnek olmasına rağmen üstün yetenekli
çocukların eğitimi konusunda gelişilmiş ülkelerin seviyesinde
bulunmamaktayız. Zeka ve yetenek sabit olmayıp, gelişebilen veya
körelebilen özelliklerdir.
Özellikle ilköğretim ve bir dereceye kadar ortaöğretim programları
öncelikle çoğunluğunun bulunduğu orta ve orta çevresinde yetenekleri
bulunan çocukların gereksinmelerine göre düzenlenmiştir. Bu durum, üstün
zekalı ve üstün yetenekli çocukların yeteneklerinin tümünü kullanmadan
başarılı olmalarını sağlamaktadır. Bunun sonucu, öğrenci programa
ilgisiz kalmakta,
edindikleri bilgi düzeyi, zihinsel düzeyine uygun olarak olabileceğin
çok
gerisine
düşmektedir. Böylece çocuğun gizilgücünün büyük bir bölümünü öğrenim
yerine başka alanlara kaydırabileceğini gösteren çalışmalar
bulunmaktadır. Bu çocukların olağanüstü yeteneklerini, tanımlamakta
ileride göreceğimiz gibi, ana babalar ve öğretmenler zaman zaman
yanılgıya
düşebilmektedirler. Kimi zaman bu farklılıklar,
anormallik
görüntüsü olarak da yorumlanabilmektedir
(Ataman, 1998).
Matthews’in
(2006) bazı çalışma sonuçlarına göre eğitsel sistemin dışına çıkan ya da
çıkmak zorunda kalan,
okulu terk etmiş öğrencilerin
yaklaşık % 10 ila % 20 sinin üstün zekalı öğrenciler olduğu
görülmektedir. |