Çocuklarınınız kendine güvenen insanlar olması, büyük ölçüde siz
anne babaların elinde. ana-babanın çocuklarına destek olması,
ihtiyaçlarını karşılaması yanı sıra çocuklarına zaman ayırması
gerekmektedir. Yeri geldiğinde çocukla oyun oynamalı,
gerektiğinde çocuğun yapmak istediği şeyleri, birlikte yaparak,
onunla bir şeyler paylaşmayı bilmelidir.
Anne-baba-çocuk iletişiminde yaşanan önemli bir sorun,
tutarsızlık sorunudur. Bu sorunla anlatılmak istenen,
ana-babanın çocuğa karşı söylediklerinde, uygulamak istedikleri
disiplinde birbirinin zıttı davranışlar istemeleridir. Buda
çocukta çelişkiye, saldırganlığa ve uyumsuzluğa yol açar.
Her
ailenin disiplin anlayışı birbirinden farklıdır. Bazı
ana-babalar disiplini sağlamak için ilk önce dayağa başvururlar.
Çocuklarının disiplinli olmalarını isterler. Oysa disiplin
denildiğinde; aile de yemek saatlerinin, televizyon izleme
saatleri, eve geliş-gidiş saatlerinin belirli bir düzeni olması,
herkesin belli bir sorumluluğunun olması, dağıttığını toplaması,
anlaşılmalıdır.
Ana-babalar çocuklarının belli bir disiplin (düzen) içinde
olmalarını isterler. Bu, ancak ana-babanın da bu kurallara
uymasıyla mümkündür. Eğer çocuğun diş fırçalama disiplini alması
isteniyorsa, ana-babanın da bu disiplini kazanmış olması
gerekir. Çünkü, disiplinde en etkili yöntem örnek olmaktır. Yine
eğer çocuğunuzun kitap okuma alışkanlığı kazanmasını
istiyorsanız, sizlerin kitap okuyarak onlara örnek olmanız
gerekir. Ana-babalar çocuk eğitiminde değilseler, disiplini
sağlamaları mümkün değildir. Zaman zaman sert, katı tutumlar,
zaman zaman aynı konularda hoş görü ya da boş vericilik ailenin
tutarsız olduğunu gösterir.
Evde konulan kuralların süreklilik göstermesi gerekir. Burada
anlatılmak istenen konular kuralların kalıcı olmasıdır. Örneğin,
derslerini bitirmeden arkadaşlarıyla oyun oynamak için dışarı
çıkamayacağı kuralı konulan bir çocuk, ilk gün derslerini
bitirdikten sonra dışarı çıkar. 2.gün çok ısrar eder, annesi
dayanamayıp izin verir.3. gün annesi bir komşuya gidecektir.
Çocuğun başında kalsa, oraya geç kalacağından çıkmasına yine
izin verir. 4.gün dersini yapmadan yine dışarı çıkmak ister.
Ağlamalar ve ısrarlar başlar. Anne çocuğa bağırıp, tehdit eder.
Sonuçta çocuk dışarı çıkmaz ama dersini de yapmaz.
Bazen de konulan kurallar, keyfi bir
şekilde değiştirilmektedir. Böyle yapıldığında çocuk artık
kurallara uymaz, sürekli isyan eder. Örneğin; akşamları saat
21:00′de
yatma kuralı konmuş olan bir çocuk, eve bir konuğun gelmesi,
gidilecek bir yerin olması veya televizyonda izlenen bir film
nedeniyle kurala uymadı ve yatma saati sürekli bir tartışma
konusu oldu. Oysa, eve gelen konuklar, televizyonda izlenen
programlar veya gidilecek yerle kuralı bozmamalı ve çocuk
yatırılmalıdır.
Bazen de ana-babalar yapılmaması istenen bir şeyin herhangi bir
nedenle yapılmasına izin verirler. Çocuğun çok ağlaması, evde
misafirlerin olması ana-babanın o anda çocukla uğraşmak
istememesi gibi nedenlerle yasaklanan davranışı çocuklarının
yapmasına izin verirler. Çocuk da ana-babanın bu yanlış tutumunu
kullanır.
Örneğin; ana-babanın misafirlerin yanında kendisine
kızamayacaklarını bildiği için bu zamanlarda izin isterler.
Ağlamasına dayanamayacaklarını bildiği için, sürekli ağlar, öfke
nöbetleri gösterir. Yada çocuğa çarşıya çıktıklarında her
gördüğü satıcıdan bir şey istemesi konusunda bir kural
konmuştur. Fakat, çocuk yine de her simitçinin, baloncunun,
oyuncakçının, önünde ağlar. Anne önce verdiği kararı bozmasa da
yavaş yavaş çevresindekilerin bakışlarından rahatsızlık duyar,
bu defalık “diyerek balonu alır. Böylece çocuk ağlayarak
istediklerini elde edeceğini anlar, ve ağlamaya devam eder. Bazı
ana-babalar çocuklarını belli bir disipline alıştırmak için,
yanlış yollar izler. |