Kıssadan Hisse

|Ana Sayfa|   www.fencebilim.com                   Bilimsel Haberler - Egitim - Teknoloji -  Bulus  - Fizik - Kimya - Biyoloji - icat - Sanat

Robot Projeler Deney İzle Haber Arşiv Üstün Yetenek Akıl Küpü Gökbilim İcatlar En-ver Rehberlik
Sağlık IQ Bilimsel Bilgi Bilim Adamları Zeka Oyunları Bilimsel Bilgi Sunular Gülmece Not-Not Akıl Küpü
 

' Sırtımızdaki Yükler '

  Kıssadan Hisse
  Sizin eğitim sistemi
  Fıçıya düşen karınca
  Göçmen kuşlar
  En iyi buğday
  Tezgahtar çocuk
  İnsanlık dersi
  -  Trajik göçmen kuşları
  -  Geleceğini biliyordum.
  Padişah ve İncili
  Baldıran zehri İçmek
  İki deniz
  Önemli olan vermektir
  Iraklı çocuğun şiiri
  Kabak ağacı ile kabak
  Kimin kulağı
  İnsanı tanımak!
  -  Göldeki su
  -  Burçlar var mı?
  -  Yolumuzdaki engeller
  -  Bizim Zamanımızda
  -  Para üstü
  -  Sırtımızdaki yükler
  -  Badem şekeri
  -  İlk görev yerim!
  -  Japonya'da yaşanmış
  -  Ekmeğe hürmet
  -  Eleştiri
  -  Cimri
  -  Taş kemer
  -  Size hizmet edenleri
  -  Adalet
  -  Bambu ağacı
  -  Çocuğun babasına
  -  Bir tebessüm
  -  İyi ki yaptım mahallesi
   
   
 

Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak.

Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer, dolanır..

... Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider..
 

 

 
 
Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar.. ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.

Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan.. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar..
Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile..
İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..

İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:

“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın?
Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”

Bunu duyan meczup melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar

“Âdetiniz böyle değil mi?”

“Ne âdeti?!” der Hoca..

Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..

Der ki meczup bu kez:

“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!

Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..

“Evet” der meczup, “Hepinizin sırtı yüklü!”..

Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..

Meczup bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:

“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..

Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”

Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;

“ Boş yok, boş yok hiç!..diye tekrarlar.

O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!

Aynen doğrudur dedikleri çünkü;
Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,
kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını,
biri onaracağı kapıyı,
diğeri lokantasında pişireceği yemeği..
Biri açtır aklında yiyeceği tavuk,
birinin sırtında sevdiği kadın,
diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.

“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..

O da der ki:
“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!

Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda...

“Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var.”
Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet.."

Çıkarım:
Çevremizdeki olaylara alışkanlıklar üzerine bakarız. Sürekli kafamız içinde dolaşan önyargılar insanı zindana atar. Bir olaya tamamen objektif bakabilmek için önyargıları ve alışkanlıkları kenara bırakmalıyız. Bu sayede yeni şeyler öğreniriz. Akıl seviyesi düşük saydığımız kişilerden de çok şeyler öğrenebiliriz.
 
Bir söz: En verimli yağmur, alın teridir.  Cenap Şehabettin