Tarih: 22 Aralık 2019
Eskişehir'deki Kanlıtaş Höyüğü'nde toprağın suda yüzdürülmesi
tekniğiyle ortaya çıkarılan 8 bin yıllık tohumlar tarımsal geçmişi
gün yüzüne çıkardı.
Milattan önce 6 bin yılına uzanan tarihiyle İç Batı Anadolu'nun en
eski yerleşimi olan, Eskişehir'in İnönü ilçesi yakınlarındaki
Kanlıtaş Höyüğü'nde, 6 yıldır Anadolu Üniversitesi (AÜ) Edebiyat
Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Umut Türkcan
başkanlığında sürdürülen çalışmalarda önemli bilgilere ulaşıldı.
Alandaki dolgu toprakların suda yüzdürülmesi sonucunda ortaya
çıkarılan tohumlar, Çukurova Üniversitesinden Fen-Edebiyat Fakültesi
Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Çakan ve uzman Salih
Kavak tarafından laboratuvarda incelendi.
Tohumların buğdaygillere ve baklagillere ait olduğu tespit edildi.
Böylece bölgede yetiştirilen tarım ürünlerine ilişkin net bilgilere
ulaşıldı. Kazılarda bulunan, o döneme ait öğütme ve ezgi taşları,
havan elleri ile taş orak üzerindeki tahıl bulguları da milattan
önce 6 binli yıllarda bölgede yapılan tarımsal faaliyetler hakkında
bilgiler sağladı.
Kazı Grubu Başkanı Doç. Dr. Ali Umut Türkcan, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, 2014-2018'deki kazı çalışmasında çıkan yüzlerce çuval
dolgu toprağın özel bir yöntemle elendiğini söyledi.
İnceleme ve sınıflandırma gibi uzun ve yorucu bir süreçten sonra
bilimsel verilerin ortaya çıktığını anlatan Türkcan, şöyle konuştu:
"660 tohumun tahıllara ait olduğu anlaşıldı. Siyez ve kaplıca,
ekmeklik buğday örneklerini Kanlıtaş'ta net olarak gördük. Kanlıtaş
insanları, arpayı, yulafı, çavdarı da kullanmış. Çalışmalar sonunda
Kanlıtaş Höyüğü'nde tarımın yapıldığı, buğdaygiller ve baklagillerin
yoğun kullanıldığını anladık. Bulgularımızla Eskişehir, Kütahya,
Bilecik ve Afyonkarahisar'ı içine alan Frigya bölgesinin 8 bin
yıllık tarım ve toplayıcılıkla ilgili verileri, ilk defa bilimsel
çalışmalar sonucunda ortaya konuldu. Kanlıtaş Höyüğü'nü, tarımın ve
hayvan besiciliğin Avrupa'ya taşındığı hareketin içinde, bölgede
yeni kültürün oluşumunda görüyoruz."
Türkcan, bölgede döneme ait
öğütme ve ezgi taşları, havan elleri de bulunduğuna değinerek,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların üzerinde buğday öğütülerek un yapıldığını düşünmemize
neden olan bulgulara rastladık. Öte yandan 'orak dilgisi' dediğimiz
taştan yapılmış bıçakların üzerinde de buğdayı keserken oluşan
parlaklık var. Besin işlendiğini Kanlıtaş Höyüğü'nde tohumların
haricinde değişik grup aletlerin üzerinde görmek mümkün. Ayrıca
geçen yıllarda kazıda bulunan 8 bin yıllık mezarda yer alan kadın
iskeletindeki çalışmalarda, ölmeden önce 8 dişinin çürük ve 3'ünün
de hayattayken kayıp olması, belirgin diş taşlarının görünmesi, bu
insanların yüksek oranda nişasta temelli tahıl ürünleri tükettiğini
gösteren net bulgulardı."
"Daha ilginç sonuçlara
ulaşılacak"
Prof. Dr. Halil Çakan ise şunları kaydetti:
"Tarımda kullanılan ürün çeşitliliğinin tahıllarla sınırlı olduğu,
sadece baklagillerden nohut çeşitlerinin buğday tarımına az da olsa
eşlik ettiği saptandı. Bölgede tarımın bu dönemde yeni başladığını
göstermesi açısından bağ ve bahçe tarımında sadece yabani üzüm
tespit edilmesi önemlidir. İç Batı Anadolu'nun bilinen en eski
yerleşimi Kanlıtaş Höyüğü'nden elde edilen veriler, tarımın
Avrupa'ya yayılmasının anlaşılmasında önemli katkılar sağladı.
Höyükte gelecekte yapılacak çalışmalarla tarım tarihi açısından daha
ilginç sonuçlara ulaşılacaktır."
Etiketler:
Tarım, tohum, ziraat
Kaynak: Anadolu Ajansı
-
www.aa.com.tr
|