Türkiye'de ilk kez bitki
stabilizasyonu için gerekli olan solüsyonu keşfeden Hakan Sancar,
AA muhabirine, solüsyonun hikayesinin konuyla ilgili okuduğu bir
makale ile başladığını anlattı.
Keşfettiği özel solüsyonla güneş, su ve topağa gerek kalmadan süs
bitkilerinden ağaçlara, yosunlara kadar her türlü bitkinin yıllarca
yeşil kalması sağlayan Sancar, bu işlem üzerine bir yıl boyunca
araştırma yaptığını söyledi.
Hakan Sancar, 6 aya yakın sadece konuyla ilgili literatür taraması
gerçekleştirdiğini, araştırmalarının ardından dünyada sadece birkaç
ülkede uygulanan ama içeriği sır gibi saklanan solüsyon üzerinde
deneysel aşamaya geçtiğini vurguladı.
Gazeteci olmasına karşın bir kimyager gibi deneme yanılma yöntemiyle
uzun süre solüsyon için çaba harcadığını ifade eden Sancar, süreç
içinde pek çok kez başarısız olduğunu ama umudunu yitirmediğini
aktardı.
Sancar, solüsyonu bitkinin biyolojik saatini dikkate alarak
uyguladığında doğru formüle ulaştığını dile getirdi.
"Bitkiyi ölümsüz yaptık"
Başarılı sonuç elde edince bitkilere dayanıklılık testi yapmaya
başladığını ve bu etapta da olumlu sonuç alınca ürünün
ticarileştirilmesine geçtiklerini aktaran Sancar, "Bitkiyi ölümsüz
yaptık dediğimizde kimse inanmadı ve şaşkınlıkla karşılandı." dedi.
Dünyada bitki stabilizasyonunu gerçekleştiren birkaç firma olduğunu
Türkiye'de ise sadece kendi şirketleri Rainforest Natural Design'in
bu konuda faaliyete başladığını dile getiren Sancar, icadının
özellikle yeşil bina projelerinde çok tercih edildiğini vurguladı.
Yemyeşil metrolar
Bitki stabilizasyonu sayesinde bitkilerin su, toprak ve güneşe
gereksinim duymadan canlı görünümünü yıllarca koruyabildiğinin
altını çizen Sancar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan aldıkları
resmi izinle bin 500 metre yükseklikteki ormanlardan kara yosunu ve
ağaçları tabiata zarar vermeden topladıklarını belirtti.
Sancar, toplanan bitkilerin buldukları solüsyonla işlendiğini,
bitkilerin bu solüsyonu emme sürecinin 20-30 gün sürüdüğünü ardından
peyzaj çalışmaları için hazır hale geldiğini belirterek, bitkilere
uyguladıkları sıvının alerjik bir etkisinin de olmadığını vurguladı.
"Tüm ürünler organiktir, formülümüz ise farmakolojik yani ilaç
sanayisinin insan üzerinde kullandığı maddelerden oluşuyor. İçinde
bir toksik bulunmuyor. İç mekanlarda rahatlıkla kullanabilir." diyen
Sancar, bu bitkilerin özellikle yeşil bina projelerinde çok tercih
edildiğini, dünyada etkileri oldukça hissedilmeye başlayan küresel
ısınmaya karşı bitki stabilizasyonun önemli bir adım olduğunu dile
getirdi.
Verilerin gelecekte su ihtiyacının daha da artacağını gösterdiğini,
böyle bir ortamda su tasarrufunun büyük önem taşıdığının altını
çizen Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaptığımız stabilizasyon ile suya ihtiyaç duyulmaması tasarrufa
önemli bir katkı sunuyor. Ayrıca Türkiye'de süs bitkilerinin büyük
bir çoğunluğu ithal, yani yurt dışından geliyor. Bu da cari açığa
yansıyor. Türkiye'de kendi coğrafyamızda toplamış olduğumuz
bitkilerimizi, kendi bulduğumuz solüsyonla stabilize ederek,
ölümsüzleştiriyoruz. Sonra bu bitkileri, okullarda, evlerde,
hastanelerde, metro istasyonlarında ve havaalanlarında kısacası her
türlü mekanda uyguluyoruz. Ancak işlem yaptığımız mekanların
ısısının oda sıcaklığında olması lazım. İklimlendirme sağlıklı bir
şekilde yapılırsa 10 yıla kadar bu bitkileri yaşatmak mümkün. Ayrıca
projemizde bize en büyük desteği iki ilaç patenti ve çok mühim başka
bilimsel çalışmaları olan ve gelecekte tüm dünyanın adını duyacağını
düşündüğümüz Eda Alemdar'ın biyokimyasal reaksiyonlar, biosaat ve
enzimsel aktiviteler konusunda büyük katkıları olmuştur."
Bitki stabilizasyonuyla enerji ve su tasarrufu da sağladıklarını
ifade eden Sancar, hiç güneş görmeyen alanlar olan metronun eksi 4
ve 5. katlarında bile yemyeşil ortamlar oluşturduklarını, bitki
yaşatılamayan yerlerin öncelikli çalışma alanları olduğunu
vurguladı.
Sancar, plastiğin velileri rahatsız ettiğini, bu nedenle özellikle
ana okullarından büyük talep aldıklarını ifade etti.
600 yaşındaki zeytin ağacı
Stabilize edilen bitkilerin bakımının sadece yılda bir kez
yapıldığını, Türkiye florasında dış mekan ağaçlarını, orman
sarmaşığını, okaliptüs, şimşir ağacı gibi birçok tür üzerinde
stabilizasyon yaptıklarını aktaran Sancar, şimdi tropik ağaçları ve
çiçekleri stabilize etmek için denemeler yaptıklarını söyledi.
Sancar, 600 yaşındaki bir zeytin ağacını da stabilize etmeyi
başardıklarını belirterek, "Bizim projemiz tamamen milli ve yerli.
Kendi ülkemizden elde ettiğimiz ürünlerle yapılıyor. Gelecekte
ihracat yapmaya da başlayacağız." ifadelerini kullandı.
"Amcam bizimle oynayıp stres atardı"
Yaşamında hep amcası Prof. Dr. Aziz Sancar'ı kendine örnek aldığını
ifade eden Sancar, sözlerini şöyle tamamladı.
"Amcam her zaman bize bir enerji oldu. Ondan sonraki nesil hep
kendisini örnek aldı, bizim için bir rol modeldi. Amcamla çok
yakındık kendisiyle irtibatımı hiçbir zaman yitirmedim. O tıp
fakültesinde okurken yazları Mardin'e dedemin evine giderdik.
Annemle çok iyi anlaşırlarmış, annemin bize anlattığına göre, derse
ara verdiğinde bizimle oynayarak stres atarmış. İstanbul'a
geldiğinde eşiyle birlikte bende kalır.
Amcam Nobel ödülü aldıktan sonra bilime çocukluğumdan beri var olan
ilgim daha da arttı. Çocukluğumdan beri hep onun çalışma azmini
örnek aldım. Biz ailece onun Nobel gibi büyük bir ödül alacağını hep
tahmin ediyorduk. Zira amcam Türkiye tanımadan ABD'de çok tanınan
bir bilim adamıydı. Ailece bu başarısından büyük gurur duyduk. Bu
solüsyonu keşfedince amcamla paylaştım, çok mutlu oldu beni tebrik
etti."
Etiketler:
Aziz Sancar, Botanik, Bitki stabilizasyonu, Hakan
Sancar
Kaynak: Anadolu Ajansı
-
www.aa.com.tr
|