Yerçekimsel dalgaları tespit etmek için bir protondan 10 bin kat küçük bir hassasiyete sahip 4 kilometrelik lazer ışınları gerekliydi.
Bu gelişen teknoloji ile ancak yeni üretilebildiği için bu keşif
bu zamana kadar bekledi. Bu yerçekim dalgaları geçmişteki
teleskoplarla görülemezdi. LIGO projesi bu imkanı sağladı.
Yerçekim dalgaları, ışık gibi dalgalar halinde ilerliyor fakat ışığın aksine radyasyon yaymak yerine, uzayın kendisinde dalgalanmalara
sebep oluyor. LIGO lazer dedektörleri, ışık hızında ilerleyen bu dalgaların ses sinyaline dönüştürülüp kaydedilmesine imkan sağladı.
MIT bilimadamı Matthew Evans, “Karadelikten yayılan ve Dünya’ya gelen sinyalleri hoparlöre bağladık. 'Vuup' sesini duyduk”
şeklinde ifade ediyor.
Bu keşif bilimde önemli bir çığır?
Bu keşif henüz televizyon veya cep telefonu gibi hayatımızı kolaylaştıracak bir icada dönüşmese de
bilimde tam bir çığır. Çünkü evrenle ilgili tüm bilgilerimiz, radyo dalgaları,
kızılötesi, görünür ışık, morötesi ışık, X ışınları, gama
ışınları gibi elektromanyetik dalgalardan oluşuyor. Bu dalgaların hepsi evrende ilerlerken kesintiye uğrayabildiğinden, 'uzayın hikayesini' bugüne kadar hep parça parça, eksik halde öğrenebiliyorduk.
Evrenin Sistematiğini Öğrenebileceğiz.
Yerçekimsel dalgaların keşfi sayesinde artık astronominin elinde
yeni ve çok önemli bir araç var. Bu sayede “evrenin sitematiğini”
daha derinden öğreneceğiz. Evrenin ilk dönemine ait
bilinmeyen verilere ulaşabilir, gizemini koruyan karadelikleri
ve nötron yıldızlarını daha iyi anlayabiliriz. Penn
Üniversitesi’nden Abhay Ashtekar’a göre; “Bu gerçekten,
gerçekten heyecan verici bir olay. Kainata yeni bir pencere
açılıyor”.
|