Limnoloji:
Göller ve bunlar içinde yaşayan canlıları inceler.
Deniz
Biyolojisi: Okyanus ve denizlerdeki yaşamı inceler.
Tıp:
Tedavi ve iyileştirme sanatı ve bilimidir.
Mikrobiyoloji: Mikroskobik organizmaları inceler.
Nörobiyoloji: Hayvanların sinir sistemini inceler.
Ornitoloji: Kuş bilimidir.
Paleontoloji: Tarih öncesi yaşamı inceler.
Sosyobiyoloji: Sosyal ilişkilerin biyolojik temelini inceler.
Morfoloji: Canlıların dış görünüşünü, şeklini inceleyen bilim
dalıdır.
Anatomi: Canlıyı oluşturan organları,bu organları birbirleriyle
ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
Fizyoloji: Organizmadaki organ ve dokulardaki görevlerini,
işleyişlerini inceleye bilim dalıdır.
Embriyoloji: Organizmanın gelişme devrelerini inceler. Özellikle
döllenmiş yumurtadan (zigot) itibaren meydana gelen gelişme ve
farklılaşmaları inceleyen bilim dalıdır.
Sitoloji: Hücrenin yapısını ve çalışmasını inceleyen bilim
dalıdır.
Histoloji: Çok hücreli canlılardaki dokuların yapısını ve bu
dokuların vücudun nerelerinde bulunduğunu,hangi organların yapısına
katıldığını inceleyen bilim dalıdır.
Genetik: Canlılardaki kalıtsal özelliklerin dölden döle nasıl
geçtiğini inceler. Ayrıca “gen” in yapısını görevini ve genlerde meydana
gelen değişiklikleri inceleyen bilim dalıdır.
Moleküler Biyoloji: Canlıların yapısını, moleküler düzeyde
inceleyen bilim dalıdır.
Ekoloji: Canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle
olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalıdır.
Taksonomi: Canlıları benzerliklerine göre sınıflandıran bilim
dalıdır.
Parazitoloji: Asalak olarak yaşayan canlıların yapı ve
özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.
Ontojeni: Bir bireyin evrimsel geçmişini inceler.
Filojeni: Bir grup organizmanın (soyun=türün) evrimsel geçmişi
inceler.
Biyocoğrafya: Canlıların yeryüzündeki coğrafi dağılışını
inceler.
Bakteriyoloji: Bakterileri inceler.
Viroloji: Virüsleri inceler.
Patoloji: Hastalıkların belirti ve nedenlerini inceler.
Biyometri: Biyolojik olayları istatiksel olarak inceler.
Mikrobiyoloji: Gözümüzle göremediğimiz mikroorganizmaların
beslenme, üreme gibi yaşam şekillerini inceleyen bilim dalıdır.
Uzay
Biyolojisi: Uzay şartlarında canlıların karşılaştıkları yeni
durumları, bunların canlı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini,
canlıların uzaya uyum şartlarını araştıran bilim dalıdır.
Biyokimya: Canlıların yapısındaki kimyasal maddeleri ve yaşamın
temeli olan biyokimyasal tepkimeleri inceleyen bilim dalıdır.
Temel bilim olan biyoloji,
canlı ve doğa ile ilgili her konuyu içine almaktadır, bu bakımdan
araştıran, düşünen insana sınırsız sayıda çalışma olanağı sağlar. Burada
başarılı olmanın en önemli sırrı, düşünerek doğayı izlemektir. Doğanın
bilinçsiz kullanılması, insan ve diğer canlıların yaşamı için tehlikeli
sonuçlar ortaya çıkarır. Çevre kirlenmesi, erozyon, madde kaybı, yeşil
alanların azalması, hızlı nüfus artışı, plansız kentleşme, biyolojik
zenginliklerin ortadan kalkması bu sorunların başında gelir.
Biyoteknoloji
alanındaki çalışmalarla atık maddeleri, temel yapılarına kadar
parçalayabilen mikroorganizmalar kullanılarak daha temiz bir çevrenin
yaratılması sağlanacaktır.
Biyoteknolojinin amacı, bir canlının belirli özelliklerini şifreleyen
genetik bilginin bir başka canlıya nakledilmesidir. Böylece nakledilen
bilginin gereği, ikinci canlı tarafından yerine getirilir.
Biyoloji;
uygulama alanları olan tıp, tarım, hayvancılık, ormancılık, endüstri ve
diğer alanlardaki çalışmalar sayesinde, insanların geleceğe daha umutla
bakmalarını sağlayan geniş bir bilim dalı olmuştur. Biyoloji ile bireyin
kendisini ve çevresini tanıması, çevresini koruma bilincini kazanması
hedeflenmiştir.
Biyoloji bilimine
yeterli önemin verilmemesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar:
Çevrenin bozulması ile ilgili sorunlar:
1. Erozyon,
sulak alanların kurutulması,denizlerin ve göllerin kirlenmesi,
ormanların ve meraların tahrip edilmesi.
2. Birçok
canlı türünün ortadan kalkmasıyla biyoloji çeşitliliğinin azalması ve
doğal dengenin bozulması.
3. Canlıların
aşırı ve yanlış tüketiminden dolayı, doğal kaynakların tahrip edilmesi
gibi sorunlar çevrenin bozulmasına nenden olur.
Sağlıkla ilgili sorunlar:
1. Yanlış
beslenmeye bağlı birçok rahatsızlık.
2. Akraba
evliliğine dayalı anomalilerin artması.
3. Kalıtsal
bozuklukların zamanında tanımlanamamasına bağlı olarak sağlıksız
soyların ortaya çıkması vb. Sorunlardır.
Ekonomiyle ilgili sorunlar:
1. Dünyanın
en önemli kültür bitkilerini ve hayvanlarını barındıran ülkemizde, ıslah
çalışmalarının yapılmaması ve üretimin gereken şekilde arttırılmaması
ekonomik sorunlardır.
Sosyal
yapı ile ilgili sorunlar:
1. Çevre
bozulmasına ya da yaşabilir bir çevre oluşturulmamasına bağlı olarak
göçe sürüklenme.
2. Sağlıklı
ve güzel ortamlarda çocukların yetiştirilmememsine bağlı olarak,
bedensel ve ruhsal yetersizlikler, sosyal yapı ile ilgili sorunlardır.
BİYOLOJİNİN GELECEĞİ
Dünyamızın
kaynakları, sürekli çoğalan ve tüketimi gittikçe artan insan
topluluklarına yeterli olmayacak duruma gelmiştir. Denizler, iç sular,
atmosfer ve kirlenmiş toprak yapısı yer yer yenilenemeyecek biçimde
bozulmuştur. Tüm dünya yaşam tehlikesine doğru sürüklenmektedir. Çözüm
yolu, bazı önlemlerle birlikte biyoloji bilimine dayanmaktadır.
Önümüzdeki yüzyılın başında şu gelişmelerin olması beklenmektedir.
• İnsan
topluluklarında kalıtsal hastalıklara neden olan genler, döllenme
sırasında sağlamlarıyla değiştirilerek kanser, yüksek ve düşük tansiyon,
şeker hastalığı, cücelik vb. Hastalıklar önlenebilecektir.
• Canlıların
ömür uzunluğunu kalıtsal olarak denetleyen genler kontrol altına
alınarak ya da değiştirilerek, uzun bir yaşam sağlanabilecektir. 1996
yılından beri ana karnındaki bir fetusun ne kadar yaşayacağı artık
tahmin edilebilmektedir.
• Bir canlıda
önemli bir özelliği ortaya çıkaran gen ya da genler, diğer canlıların
kalıtsal yapısına eklenerek bazı eksiklikler bu yolla giderilebildiği
gibi fazladan bazı özelliklerin kazanılması da sağlanacaktır. Örneğin; C
vitamini karaciğerde sentezlettirileceği için besinlerle alınması
gerekmeyecektir.
• Bitki ve
hayvanların ıslahında olağanüstü atılımlar gerçekleşecek, verim
artırılacak, birçok maddenin sentezi özellikle büyük miktarda
mikroorganizmalara yaptırılabilecektir.
• Genlerdeki
değişiklikler sonucu yeni hayvan ve bitki türlerinin ortaya çıkması
sağlanacaktır.
• Yenilenme
mekanizması aydınlatılacağından kısmî doku ve organ yitirimleri yerine
konulabilecektir.bugüne kadar doku ve organ nakli tekniğinde, doku
uyuşmazlığı nedeniyle başarısızlıklar olmuştur, ancak bu sorun doku ve
organ nakli tekniğindeki gelişmelerle aşılmaktadır. Bunun için şimdiden
organ bankalarında çeşitli organlar gerektiğinde kullanılmak üzere
korunmaktadır. Şu anda genellikle sperm, kemik, deri ve bazı özel
dokular saklanabilmektedir. Yakın gelecekte ise çeşitli doku ve
organlar, bir bütün olarak yapıları bozulmadan saklanabilecektir.
•
Canlılardaki genlerin tümü kataloglanabilecek, bunlarla ilgili bankalar
kurulacak, ilaç sanayi biyoteknolojik yöntemleri geniş oranda
kullanacağı için bir çok ilacın etkili ve ucuz yoldan üretilmesi
sağlanacaktır.
Bütün
bunların yanında tehlikeli olabilecek mikroorganizmaları üretmek, doğal
yaşam görüntüsünü kısmen de olsa bozma gibi biyolojik gelişmelerin
doğurabileceği sakıncalarda vardır.
BİYOLOJİ BİLİMİNDEKİ GELİŞMELERİN İNSANLIĞA KATKILARI
Bireylerin ve
gelecek kuşakların sağlıklı yaşaması biyoloji konusundaki bilinçlenme
ile sağlanacaktır.
Araştırmacılar bitki ve hayvanları ıslah etmiş,daha iyi meyve, daha
fazla yumurta, daha çok et ve süt elde etmek için onların soylarını,
kültürel yöntemler kullanarak iyileştirmeye çalışmışlardır.Bu
çalışmalarda da büyük ölçüde başarılı olmuşlardır.
Günümüzde
birçok ülke seralarda tozlaşma görevini bombus adı verilen arılara
yaptırıyor. Bombus özellikle sebzecilikte yüksek verim elde etmek
amacıyla hormon kullanan üreticilere bir çıkış, hatta kurtarıcı oldu.
Arının taşıdığı çiçek tozları etrafa yayılarak, seradaki domates ve
çiçeklerdeki verimi artırdı. Günümüzde birçok tıbbî bitki ve hayvanın
üretimi, antibiyotik, aşı, interferon, çeşitli pestisitlerin üretimleri,
insandaki zararlı genlerin ayıklanması işi gibi alanlarda
biyoteknolojiden yararlanılmaktadır.
Tıpta
uygulanan aşılama yönteminde vücuda virüs verilerek vücudun virüsü
tanıması ve ona karşı antikor üretmesi sağlanır.oysa gen teknolojisinin
sağladığı olanaklarla vücuda virüs verilmeden de antikor üretmek mümkün
olmuştur. Böylece vücut virüsün yan etkilerinden korunabilmektedir.
Tıpta; pıhtılaşma bozuklukları, lösemi gibi hastalıkların teşhis ve
tedavisinde enzimlerden yararlanılmaktadır. Bu enzimlerin elde edilmesi
biyoteknolojinin sayesinde olmuştur.
Biyoteknolojinin katkıları arasında insülini de sayabiliriz. İnsülin
insanlarda şeker metabolizmasını düzenleyen bir hormon olup pankreas
hücreleri tarafından üretilir, dolaşıma katılır. Eksikliğinde ise şeker
(diyabet) hastalığı ortaya çıkar. Bugün bakteri DNA’sı yardımıyla
insülin hormonu bol miktarda ve ucuza üretilebilmektedir. Yine, cücelik
tedavisinde kullanılan insan büyüme hormonu da bu yolla üretilmektedir.
Büyüme
hormonu, eskiden sadece kadavraların hipofiz bezinden çok büyük zorluk
ve masraflarla elde ediliyordu artık biyoteknolojik yöntemlerle çok
miktarda ve ucuza elde edilebilmektedir. Biyoteknolojik buluşlar ve
onlara dayalı uygulamalar, insanoğluna biyolojik savaşta
yararlanabileceği organizmaları elde etme olanağı sağlamıştır. Gittikçe
önem kazanan “biyolojik savaş” konusunda yapılan çalışmalar ülkemizde
yeterli düzeyde değildir. Oysa biyolojik savaşta kullanılabilecek bir
çok organizma yurdumuzda bulunabilmektedir. Ancak biyolojik savaşta yok
edilmeye çalışılan zararlı canlılarla, bunları yok etmek için kullanılan
canlıların biyolojik yapılarının iyi bilinmemesi, ülkemizdeki bazı
çalışmaların da başarısızlığına neden olmaktadır. Oysa, tarımda
biyolojik savaş daha ucuz ve kolay olacak, çevre kirliliğide önemli
ölçüde azalacaktır. Bu amaçla bazı bakteri türleri kullanılarak
böceklere karşı dirençli domates, tütün, pamuk gibi bitkiler elde
edilmektedir.
Alg, bakteri,
maya küfleri büyük miktarda üretilmesinden ve bu canlı hücrelerin
kurutulması sonucu oluşan biyolojik kütleye tek hücre proteini
denilmektedir.
Ayrıca aroma
kaynağı, vitamin kaynağı ve emülgatör destekleyicisi olarak da
kullanılır. Tek hücre proteininin uygulama alanı gün geçtikçe
yaygınlaşmaktadır. Belki de tek hücre proteini gelecekte besin
kaynağımızın önemli bir bölümünü oluşturacaktır. Dünyada nüfus artışının
bugünkü hızıyla devam etmesi durumunda, besin kıtlığının yaşanabileceği,
bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Buna çözüm olarak bilim adamları
tarımda biyoteknolojik uygulamaları önermektedir. Avustralyalı
araştırmacılar, yonca bitkisini aminoasit sentezine yardımcı olan bir
gen aktararak bitkinin protein değerini yükseltme yoluna gitmişlerdir.
Böylece yem bitkisi olan yonca, proteince zenginleştirilmiştir.
1997 şubat
ayında biyoloji ayında yeni bir gelişme kaydedilmiştir. İskoçyalı Dr.
VILMUT ve ekibi memeli bir hayvanın (koyun) kopyasını yapmayı
başarmıştır. Bir koyunda alınan bir vücut hücresinin çekirdeği, başka
bir koyuna ait çekirdeği alınmış bir yumurtaya yerleştirilerek yeni bir
koyuna yaşam verilmiştir. Dolly adı verilen kuzu orijinal DNA sahibi
koyunun kopyasıdır. Bu iki koyun aynı fiziksel özellikleri taşımalarına
rağmen, aynı biyolojik özellikleri taşıyıp taşımadıkları belirli
değildir. Kalıtsal hastalıkların kökenini anlamamız ve tedavi
edebilmemiz, ancak insan genomunun tam olarak çözebilmemizle mümkün
olacaktır.
Genetik
mühendisliği, bu konuda ilk adımı atmıştır. 1990 yılında ABD ve Avrupa
ülkelerinin de katıldığı “insan genomu projesi” adı altında büyük bir
çalışma başlatılmıştır. Bu proje insandaki yaklaşık yüz bin genin
diziliminin saptanmasını hedefliyor. Örneğin, bilim adamları genetik
bozulma nedeniyle kontrolsüzce çoğaldığını anladıkları hücrelerle “hücre
dilinde konuşarak”, “çoğalma!” ya da “öl!” komutları verebilecek,
böylece şimdiye kadar etkin tedavi yöntemi geliştirilemeyen kanser gibi
hastalıklar projenin sağladığı bilgiler ışığında tarihe
karışabilecektir. Ayrıca kalıtsal hastalıkların ve daha bilemediğimiz
birçok özelliğin ya da kusurun nedenlerini ve çözümlerini bulmamıza ışık
tutacaktır.
Bir söz:
Delilik, aynı yöntemler ile farklı sonuçlar
ummaktır. Einstein
|