|
|
|
|
Fizik
Dersine Nasıl Çalışılır? (Sunu İçin Tıklayınız)
|
Nükleer
Füzyonda Yeni Rekor Kırıldı.
MIT Alcator C-Mod Tokamak füzyon reaktöründe çalışan
bilim ekibi, tarihte ilk defa, reaktör içerisinde 35
milyon santigrat derece sıcaklıkta, iki atmosfer basınç
üzerine çıkarak bir dünya rekoru kırmıştır. Rekor, 23
yıldır kullanılan ve yakında emekliye sevk edilecek olan
Alcator C-Mod reaktörünün son çalıştırılmasında
kırılmıştır. Princeton Plazma Fizik Laboratuvarının eski
yardımcı direktörü Dale Meade, Alcator C-Mod programında
elde edilen başarının, insanlığı çalışan bir füzyon
reaktörüne bir adım daha yaklaştırdığını ifade
etmektedir. |
|
|
|
Negatif Yer
Çekiminin Kaynağı Bulundu.
Araştırmacılara göre, fononların çok küçük kütleleri
bulunuyor. Yer çekimi fononları çektiğinde, fononlar bu
çekim kuvvetine karşı ters yöne doğru hareket
etmektedirler. Bu durumu Columbia Üniversitesi’nde fizik
dalında yüksek lisans öğrencileri olan Rafael Krichevsky
ve Angelo Esposito’nun 10 Ağustos’ta Live Science’da
yayınlanan çalışmaları ile ortaya koydular. Araştırma
ses dalgaları konusunda uzun zamandır sahip olunnan
anlayışı paramparça ediyor. |
|
|
|
Krichevsky,fononların
çok az bir negatif kütlesi olduğunu ve bu sebeple ses
dalgalarının sürekli olarak çok yavaş bir şekilde
yukarıya doğru (yerçekimine zıt yönde) ilerlediği
anlamına geldiğini söylüyor. Fononların çoğu insanın
düşündüğün aksine atomlar ya da moleküller gibi
parçacıklar olmadığını belirten Krichevsky, "Ses havada
hareket halindeyken çevresindeki moleküllerin
titreşmesine neden olduğunu ancak bu titreşimin
moleküllerin hareketleriyle kolaylıkla
tanımlanamadığını" ifade ediyor. |
|
|
Fizikçiler
'negatif kütle' gözlemledi. Bilim adamları, verilen
ivmenin ters yönünde hareket eden negatif kütle
gözlemledi.
Physical Review Letters adlı bilimsel dergide yer alan
makaleye göre, Washington State Üniversitesinde (WSU)
görevli Profesör Peter Engels'in liderliğindeki ekip,
rubidium atomlarını mutlak sıfır sıcaklığının (0 Kelvin,
-273,5 santigrat) çok az üstünde olacak şekilde soğuttu. |
|
|
Bu sayede
rubidium atomları, parçacıkların kuantum mekaniğinde
olduğu gibi çok yavaş ve senkronize bir şekilde, enerji
kaybetmeden hareket ettiği Bose-Einstein yoğuşması
haline geldi.
Bilim adamları Bose-Einstein yoğuşması halindeki
rubidium atomlarının yörüngesini değiştirmek için lazer
tuzağı kullandı. Lazer tuzağından salınan parçacıklar
genleşirken, bazıları negatif kütle özelliği gösterdi.
Araştırmada yer alan Profesor Michael Forbes, "Negatif
kütle söz konusu olduğunda, ittiğiniz şey size doğru
hızlanır. Sanki rubidium görünmez bir duvara toslamış
gibiydi." dedi.
Forbes, araştırmada, negatif kütlenin doğasına ilk defa
bu derece komplikasyonsuz nüfuz ettiklerini
söyledi. Bu sonuç araştırmacılar için negatif kütleyle
evrendeki nötron yıldızları, kara delikler ve karanlık
enerji gibi olgular arasındaki muhtemel ilişkinin
keşfedilmesinde önemli bir araç olabilir. |
|
|
Romanya'da 64
Yıldır Bitmeyen Karpen Pili
Fizik Kanunlarını Zorlamaya
Devam Ediyor!
Romanya Dimitrie Leonida Ulusal Teknik Müzesi'nde 60 yıldan
uzun bir süredir bitmeyen bir pil olduğunu biliyor
muydunuz? Cep telefonumuzun şarjı bile öteki gün
biterken, Vasile Karpen 1950′ de yaptığı pil bugün halen
iyi durumda ve çalışıyor. Müze Müdürü ve Mühendis
Nicolae Diaconescu bu durum için; ” Bu durum benim için
bile halen kabul edilebilir bir şey değil, sonsuz bir
jeneratör üretme fikri ne kadar saçma gelse, bu pil
gerçekten mevcut” diyor. Müzenin kaynakları oldukça
sınırlı olduğundan pil halen sergilenecek kadar bir
güvenlik sistemiyle donatılamadı.
|
|
|
Bundan 64 yıl önce pilin
muciti Karpen, bu pilin sonsuza kadar çalışacağını söylemişti.
Öyle gözüküyor ki, mucit haklı. 1922′ de patenti alınan bitmeyen
pil bilim adamları tarafından halen tam olarak
açıklanamıyor. Vasile Karpen'in pili nasıl ürettiği halen
muallakta. Karpen pili prototipi 1950′de tamamlandı. Birbirine
bağlı iki seri elektrik jeneratörü ve küçük bir galvanometrik
motor hareketiyle çalışan pil oldukça ilginç aslında. Motor bir
anahtara bağlı bıçağı hareket ettiriyor. Her yarım dönüşte bıçak
devreyi açıyor ve diğer yarım dönüşte kapatıyor. Bıçağın dönüş
süresince pil tekrar şarj olacak süreyi sağlıyor ve bu esnada
yeterli polarlık yeniden kuruluyor.
Motor ve bıçaklar sayesinde karpen pili gerçekten enerji
üretiyor ve daha fazlasına ihtiyaç duyulmuyor. Bugün gelinen
teknoloji sayesinde bütün parametreler daha düzgün bir şekilde
ölçülebiliyor.
Kaynak:
http://www.gercekbilim.com/romanyada-yillardir-bitmeyen-pil-fizik-kanunlarina-meydan-okuyor/ |
|
114 Yıldır
Sönmeyen Ampul
ABD’nin Kaliforniya eyaletinde Livermore İtfaiye Müdürlüğüne
hediye edilen ampul tam 114 yaşında. 1903, 1937 ve 1976
yıllarında yaşanan elektrik kesintileri dışında hiç
sönmediği söyleniyor. 60 wattlık ampulün şu anda ise 4
wattlık ışık yaydığı söyleniyor. Bu ampulü icat eden
kişinin ise Edison ile “En iyi ampulü ben yaparım.”
rekabetine giren Adolphe Chailet olduğu bilinmektedir.
Şimdi onca yıldır çalışmasıyla bilim adamlarını
şaşırtan, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hak
kazanmış ampulün sırrını birlikte inceleyelim.
|
|
|
Kaynak:
http://www.elektrikport.com/haber-roportaj/114-yildir-sonmeyen-ampul |
|
Einstein
Haklıymış:
Kütle Çekim Dalgaları İspatlandı.
Einstein'ın 1916 yılında varlığını tahmin ettiği kütle çekim
dalgaları LIGO araştırmacıları tarafından
gözlemlendi. Yapılan basın toplantısıda
kürsüye çıkan LIGO araştırmacısı David Reitze; "Kütle
çekim dalgaları nihayet keşfedildi ve evreni
gözlemleyebileceğimiz yepyeni bir penceremiz oldu. Bu
keşif, uzayı anlamlandırma duruşumuzu tamamen
değiştirecek. Ayrıca Einstein'ın haklı olduğunu da
nihayet kanıtlamış olduk." Gözlemlenen dalganın
ölçümlerine de yer verilen basın toplantısında ayrıca
kütle çekim dalgalarının ürettiği ses de ilk kez
duyuldu. Ünlü fizikçi Kip Thorne; "Bu keşif, uzay-zamanı
daha iyi bir şekilde anlayabilmemizi sağlayacak. Fakat
zaman yolculuğunu mümkün kılabileceğini düşünmüyorum,
öyle olmasını isterdim ama bu tamamen farklı bir şey."
haberin devamı... |
|
|
|
LIGO Araştırma Merkezi |
|
|
|
Fizikçilerin Kabul Etmediği
Camii!
Edirne'de bulunan Mimar Sinan'ın yapmış olduğu
Selimiye Camii fizikçiler arasında
tartışma konusu oldu. ABD'de bulunan Chicago
Üniversitesi'nden bir öğrenci ödev olarak bir araştırma
görevi aldı. Araştırmasını camiler üzerinde yapan
öğrenci ödevini Prof. Dr. Singer'a sundu.Ödevi inceleyen
profesör Selimiye camiinin kubbesinin özelliklerini
okuyunca ve resimlerini görünce böyle bir şey olamaz
diyerek Türkiye'ye geldi ve camiyi inceledi.Daha sonra
Chicago üniversitesindeki diğer fizikçilerle bu kubbenin
özelliklerini paylaştı. |
|
|
|
Yapılan araştırmalardan sonra yapılan camiinin
kubbesinin fizik kurallarına aykırı olduğunu
açıkladılar. O büyüklük ve genişlikteki bir yapı
destek olmadan o kadar yükseklikte duramazdı.
Mimar Sinan'ın nasıl bir zeka ve ustalıkla bu
yapıyı yaptı bu büyük bir sır. Mimar Sinan'a
hayranlık bir kat daha artmaktadır. |
|
|
2.000 Yıllık
Pil
Alman arkeolog Wilhelm Konig tarafından 1938′de Irak’ın
başkenti Bağdat’ın yakınlarında bulunan 2 bin yıllık
pil, bilim adamlarını şaşkına düşürdü. Konig, 13
santimetre boyundaki toprak bir kabın içine monte
edilmiş bir bakır silindir, onun etrafındaki demir çubuk
ve testinin ağzını kapatan asfalttan oluşan bu nesneyi
“dünyanın en eski pili” olarak tanımladı. Pilin 2 volt
enerji ürettiği saptanırken, 1800′lü yıllarda modern
pili icat eden Alessandro Volta adlı İtalyan kontunun da
şöhretine gölge düştü. |
|
|
|
Kurbağalar
Manyetik Alanda Uçabilir.
Güçlü bir manyetik alan madde içerisinde elektronlar
yörüngelerinden hafifçe saparlar. Bu hafif kayma ise,
basit bir tabirler, kurbağayı oluşturan bir çok mini
mıknatısın oluşmasına neden olmaktadır. (Her bir atomun
sahip olduğu manyetik alan yardımıyla elbette.) Bu
kurbağalara özgü bir özellik olmamakla birlikte su,
altın vs. gibi bir çok madde de “diyamanyetik”
olarak adlandırılan bu özelliğe sahiptir. Ancak bütün
maddeler manyetik alanda havalanabilecek kadar kuvvetli
bir diyamanyetik özelliğe sahip değildir. Kurbağalar da
yapısında yer alan yüksek su oranı ve bu etkiyi
göstermeye olanak sağlayan şekilleri nedeniyle yüksek
bir manyetik alana maruz kaldıklarında havalanırlar. |
|
|
|
Hubble Teleskobu ışığın kütle
çekimiyle bükülüşünü kayda aldı.
Güçlü bir manyetik alan madde içerisinde elektronlar
yörüngelerinden hafifçe saparlar. Bu hafif kayma ise,
basit bir tabirler, kurbağayı oluşturan bir çok mini
mıknatısın oluşmasına neden olmaktadır. (Her bir atomun
sahip olduğu manyetik alan yardımıyla elbette.) Bu
kurbağalara özgü bir özellik olmamakla birlikte su,
altın vs gibi bir çok madde de “diyamanyetik” olarak
adlandırılan bu özelliğe sahiptir. |
|
|
Yeni bir atom altı parçacık
keşfedildi.
Deneyde yer alan Oxfordlu fizikçi Guy Wilkinson, Büyük
Hadron Çarpıştırıcısı'ndaki yüksek hızlı çarpışmaların,
Xi cc adı verilen baryon parçacığının bir saniyeliğine
gözlenmesini sağladığını bildirdi. Wilkinson, çok kısa
da olsa bu anın, parçacık fiziğinde "kayda değer biçimde
uzun bir süre" olduğunu vurguladı. Baryonun, iki ağır,
bir hafif kuarka sahip olduğu, normalde baryonlarda bir
ağır kuark bulunduğu belirtildi.
haberin
devamı |
|
|
|
|
|
Manyetik “Solucan Deliği” İlk
Kez Oluşturuldu!
“Solucan delikleri” evrenin çok uzak iki bölgesini birbirine
bağlayabilen kozmik tüneller olarak kabul edilir. Günümüz teknolojisi ile
yer çekimsel bir solucan deliği yaratmak imkansız
görülüyor. Böylesi bir alanı oluşturmak için ne kadar
büyük miktarlarda bir yerçekimi enerjisinin kullanılması
gerektiğini ve bunu nasıl oluşturmak gerektiğini de
henüz kimse bilmiyor. Ancak elektro-manyetizmada,
meta-materyaller ve –manyetik– görünmezlik üzerindeki
gelişmeler araştırmacılara bu durumu gerçekleştirme
noktasında –uzaydaki gibi olmasa da bazı tasarımlar
geliştirme olanağı sunuyor. |
|
|
|
|
|
|
|
|