Deoksiribo
Nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmalar ve bazı
virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri
için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir
nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü bilginin uzun
süreli saklanmasıdır.
DNA’yı, ilk kez
1869’da İsviçreli F. Miescher keşfetti. Kullanılmış
sargıbezlerindeki beyaz kan hücrelerinin çekirdeğini
izole etti. Hücreleri bazik ortamda parçalıyor ve
çekirdeğin serbest kalmasını sağlıyordu. Çekirdekten
geldiği için maddeye “nüklein” adını verdi. Daha sonra
asit özelliği nedeniyle maddeye “nükleik asit” denildi.
Hücrelerdeki ipliksi yapıya sahip bölge, 1879’da
keşfedildi. Maddeye, önce “kromatin” sonra “kromozom”
adı verildi.
Hücre, çoğalırken kromozomun önce
ayrıştığı ve sonra kendisini kopyalayıp yeni hücreye
aktardığı keşfedildi. Ardından, kromozomda DNA olduğu
anlaşıldı. DNA’nın yapısında fosfat ve şeker ile “adenin
(A)”, “guanin (G)”, “sitozin (C)” ve “timin (T)” olduğu
1900’lerde bulundu. DNA’nın çok uzun bir polimer olduğu
1930’da anlaşıldı. Bakterilere farklı DNA’lar
aktarılınca bakterinin fonksiyonunun değiştiği 1944’te
ABD’de bulundu. Böylece, genetik özelliklerimizi DNA’nın
belirlediği kanıtlandı. E. Chargaff, DNA’nın yapısındaki
(A) ve (T) moleküllerinin eşit sayıda olduğunu aynı
şekilde (C) ve (G) moleküllerinin de eşit sayıda
olduğunu buldu. Bu “Chargaff Kuralı” olarak
bilinir. |